Siyasette Taş Devri
Epey zamandır bir korku tünelinden geçiyoruz.
Tünel, ‘seçim yapmayacak..!’ korkusuyla başladı.
Bu aşama geçildi.
‘Muhalefeti bölecek..!’ endişesi hakimdi.
Bu da aşıldı.
Şimdi geriye üç bariyer kaldı.
Bir : kampanyayı kana bulayacak,
İki : sandıkları çalacak,
Üç : kaybetse de bırakmayacak.
Kesinlikle yanlış anlaşılmasın bunların hiçbiri ‘boş’ korkular değil.
Hepsi ve daha fazlası deneyimle sabit, yaşadığımız ‘korkunç’ olaylardan çıkarılan haklı kaygılar.
Ancak bu korkuları bilinçli olarak yıllardır beynimize, ruhumuza kazıyanlar bir şeyin farkında değil.
Saray rejimi eski kudretini yitirdi, gücünden çok şey kaybetti.
Ve halk artık ‘korku duvarını’ aştı.
Bu hafta yaşadığımız Erzurum saldırısı, provokatörlerin acemiliğini, Millet İttifakı’nın hazırlıklılığını ve insanımızın kararlılığını ortaya koydu.
Devletin valisinden emniyet müdürüne tüm çabalara rağmen ‘istenen’ sonuç yaratılamadı.
Planladıkları o ‘çatışma’ ortamı oluşturulamadı.
Muhalefetin ve Ekrem İmamoğlu’nun sorumlu yaklaşımı sayesinde ‘kriz’ ustaca atlatıldı.
Hatta saldırganlara karşı öfke dalgası, muhalefete karşı ise empati havası doğdu.
Ne denediler ise olmadı.
Ne vitrine konan savaş gemileri, ne şampanyaya karşı seccade komiklikleri ne de hayvanlarla evlenilmesine izin verecekler zırvaları işe yaradı.
Çırpındıkça batıyorlar.
( Bahçeli’nin iki keklik performansını, Soylu’nun Ayasofya minaresi tiradını izleyenler, batıyorlar derken ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklar)
Attıkları her taş, milyonlarca elin ‘kalp’ işaretiyle eriyor.
Attıkları her iftira, boşlukta kaybolup gidiyor.
Sekiz koldan kampanya yürüten Millet İttifakı, sergiledikleri birliktelik havası ve yürüttükleri pozitif kampanya ile nefret söylemine eşsiz bir karşılık veriyor.
‘Huzura’ susamış kitleleri coşturuyor.
‘Korku tünelinin’ son dönemecindeyiz.
Sadece bir kaç gün daha dayanın,
İnanın az kaldı.
Siyasette taş devri kapandı.