BUGÜNLERDE DİKKATLE OKUNMASI GEREKENLER…………..
Okuyucularım bilir bu köşeden sizlerle buluşma konularım genel olarak uzmanlık alanım olan eğitim üzerine olmakta….
Geçen hafta ki bir yazımda “mültecileri-sığınmacıları-göçmenleri” bir potada birleştiren dolayısıyla sadece emek üzerinden ele alan bir yazı kaleme alınca birçok okuyucumdan hem sözlü hem de yazılı şöyle; “Hocam bu konuda mustarip 7 ilden biri olan Mersin özelinde durumu ele alan yazılarda yazar mısınız? diyen iletiler aldım.
Evet çok haklılar, bu öneriyi getirmekte ….Çünkü Mersinde yaşayan sadece Suriyeli sayısı Mersin nüfusunun(Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in katıldığı bir TV programında da belirttiği gibi) yüzde yirmisine dayanır noktaya ulaşmışsa elbette durumu Mersin özelinde de ele almak gerekir….Ve bu konuyu ele alırken de alt başlıkları olanca çıplaklığı ile ortaya koymak gerekir. Bu nedenle konunun hukuk yolunda eğitim, sağlık, kültürel, ekonomik sonuçlarını ve buna yönelik bizden çok daha tecrübeli olan özellikle Avrupa ülkelerinin aldığı önlemleri ve uyguladıkları yasal düzenlemeleri göz ardı etmeden eleştiri ve önerileri de sıralamak gerekir.
Yani resmin bütününü görmek icap eder. Burada şunu da belirtmek gerekir ki “Mülteci- göçmen –sığınmacı” kavramlarını hala yasal zemine ve uluslararası normlara uyduramamış bir Türkiye de “Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri boyunca bin yıldır bu topraklarda birlikte yaşama kültürü hakim oldu, bu kadim kültür Türkiye’de asla Batı’daki gibi bir ırkçılık ve yabancı düşmanlığı hastalığının kök salmasına izin vermeyecektir. Türkiye’yi böyle bir çarpıklık üzerinden karıştırmak isteyenlerin kimin değirmenine su taşıdığı izaha gerek olmayacak kadar açıktır” demenin ne yazık ki resmi bütünsel olarak görmekten ve var olan sorunları çözmekten uzak politik söylem dışında bir anlam taşımıyor artık vatandaşın gözünde…..
Oysa bu kavramların doğru kullanılması hem hukuki işlerliğin kazanılmasını sağlayacak hem de Suriyeliler özelinde diğer uyruklularında ülkemizdeki konumlarını ortaya koyacaktır. Dolayısıyla ülkemizin geçmiş tarihinin hiçbir evresinde olmayan ve bizlere yakışmayan yabancı düşmanlığı doğurtulmamış ve de bu düşmanlıktan beslenenler türememiş olacaktır.
Ancak dünya da çok eskiden, ülkemizde ise özellikle Suriye savaşından bu yana ve genel olarak sağ görüş zihniyetine kodlanmış olan yabancı düşmanlığı yaratmak ve bunun üzerinden beslenmek sağ siyasilerin bildik oyunlarındandır..
O nedenle “Gönüllü dönüşler için gereken imkanları sağladıkça ülkemizdeki Suriyeli sayısının makul düzeylere gerileyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Aynı yaklaşım diğer yerlerden ülkemize gelen yabancılar için de geçerlidir. Bu ülkeye katkı sağlayan, bu milletin inancına, diline, kültürüne saygı duyarak topraklarımızda hayatını sürdüren hiç kimseyle sorunumuz, sıkıntımız yoktur, olmayacaktır” diyen Tayip ERDOĞAN’ın ülkemizde Suriyeli sayısının “makul düzeyde olmadığını” kabul ettiği anlaşılan bu sözleri ile göndereceğiz diyen ana muhalefet partisi liderine yönelik “Bunları yapamayacaksın. Bunları yapmaya hiçbirinizin de gücü yetmez. Zira biz ensar kültürüyle yetişmişiz.” Şeklinde karşılık vermesi ve 4 Nisan 2022 tarihinde İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı tarafından yapılan açıklamada ülkesine dönen Suriyeli sayısının 492 bin 983 olduğu açıklamasından anlıyoruz ki bu konu siyasilerin seçimlere giderken önemli enstrümanlarından biri haline getirilmiş/getirtilmiş…
Bugünlerde dikkatle okunması gereken yer tam da bu cümlelerde gizli…..