“Turbun büyüğü heybede” dersen, sana anlatmadığım, söylemediğim, göstermediğim bir şey daha var demiş olursun.

*

Haliyle vatandaş sorar:

Parti genel başkanları içerde…

Belediye başkanları içerde…

Belediye meclisleri kapalı…

Yeri geliyor, bir mahkeme, bir diğer diğer mahkemenin kararını tanımıyor…

Yeri geliyor, siyasetçiler, yüksek mahkemelerden birini hedef gösterip kapatılmalı diyor…

Aynı adamlar yeri geliyor yargı bağımsızlığı diyor…

Twitter’dan troller hedef gösterirse gazeteciler gözaltına alınıyor.

Yandaş yazarlar birkaç yazı yazarsa birileri tutuklanıyor.

Artist ajansıyla ilgili soruşturma birdenbire 12 yıl önceki Gezi davasına bağlanıyor.

Her sabah bir yerlerde birileri birtakım iddialarla gözaltına alınıp tutuklanıyor.

*

Bundan daha büyük turp mu var?

Varsa vay halimize!

*

Annem, bir iş görülüp de daha büyük bir iş ertelendiğinde ya da unutulduğunda şöyle derdi:

“Öküzün büyüğü dışarda kaldı!”

*

Türkiye’de son 22 yıldır siyasette, adalette, ticarette, bürokraside yaşananlara baktıkça, acaba öküzün büyüğü içerde mi yoksa hâlâ dışarıda mı diye sormadan edemiyor insan.

Bundan daha büyük öküz olamaz, dedikçe, daha büyük öküz girdi içeriye.

“Yok artık” dedikçe daha büyük öküz girdi içeriye.

“Yer kalmadı, artık bu ahır bu kadar öküzü kaldırmaz” dedikçe, daha büyüğü girdi içeriye.

Aklımızda hep o cümle dolandı durdu:

“Acaba öküzün daha büyüğü dışarda mı kaldı?”

*

Annem, küçük işler çözülüp de büyük işler ertelendiğinde de şöyle derdi:

“İt doydu, haydar kaldı!”

*

Haydar, yani aslan.

*

Köpeğin yiyeceğiyle aslanın yiyeceği bir mi?

Köpek yal yer, ekmek yer, kuru kemikle oyalanır da aslan öyle mi?

Yedi mi beş on kilodan aşağı et yemez!

Onun için, “İt doydu, haydar kaldı” derdi annem.

*

Türkiye’de son 22 yıldır başımıza gelenlere,

başımıza gelip savdıklarımıza,

kurtulduklarımıza,

ucuz yırttıklarımıza baktıkça bu laf geliyor aklıma.

Acaba aslanı da doyurduk mu?

Yoksa daha sırada aslan mı var, doyurulması gereken.

*

Bakalım, heybedeki turplar ne zaman çıkacak?

Ve bakalım o turplar acı mı olacak, ekşi mi olacak, tatlı mı olacak…

*

Bakalım akşam olmadan öküzleri içeri alıp milletçe rahata erecek miyiz?

Yoksa öküzün büyüğü dışarda kaldı diyerek tadımız mı kaçacak?

*

Bakalım haydarı doyurup milletçe kafamızı rahatlatacak mıyız?

Yoksa haydarı doyurma derdiyle mi uğraşacağız?

*

Neyse, turp iyidir.

Sağlık verir.

Dinç tutar.

Bağışıklık sistemini güçlendirir.

Lezzetlidir.

Kışa dayanıklıdır.

Üşümez.

Hemen kendini salmaz.

Serttir.

*

Hem ne diyordu Münir Özkul:

“Turrrrrrup sıkarım onun gençliğine…”