Atatürkçü Düşünce Derneği 2025 Yılı Genel Danışma Toplantısı, Şube ve Temsilcilik Başkanları ile Yönetimlerinin katılımıyla, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi Prof. Dr. Muammer Aksoy Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. ADD GYK Üyesi Ahmet Yorgun, oy birliğiyle kabul edilen sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede şu ifadeler yer aldı:
“CUMHURİYETİN KURUMLARI BUGÜN YABANCI SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR”
“Ülkemiz bugün; Emperyalizmin dayatmalarıyla Cumhuriyetin kurumlarını "özelleştirme‘’ adı altında bir bir yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekildiği, üretim ekonomisi yerine rant ekonomisini önceleyen, vahşi kapitalizmin ekonomik politikaları sonucu halkımızı yoksullaştırarak, gelir dağılımında büyük uçurumlar yaratan ve ağır enflasyon koşullarında onları açlık sınırında yaşamaya mahkum eden, yoksul kesimlerin barınma eğitim, sağlık ve beslenme gibi temel haklardan yoksun bırakıldığı acı bir tablo ile karşı karşıyadır. Diğer taraftan hastayı müşteri, hastaneyi ticarethane olarak gören sağlık sistemini, çok uluslu şirketlerin oyun alanı haline getiren, piyasacı anlayışa terk edilmiş, deneme yanılma yöntemi ile laiklik özelliğinden uzaklaştırılmış bir eğitim sistemine mahkum edilmiş, eğitimimiz reform adı altında cemaatlere, tarikatlara, aşiretlere teslim edilmiş, kız çocukları okullardan koparılıp çocuk evliliğine zorlanmakta üniversitelerimizde odaklanan gerici unsurlar geçmişten bugüne çok daha yoğun bir şekilde faaliyetlerini göstermektedir. Parlamenter sistemin ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırıldığı, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ilkelerinin büyük zarar gördüğü ağır bir dönemden geçiyoruz. Ancak yukarıda değindiğimiz sorunlardan çok daha vahim ve yakıcı olanı büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Kemalist devrimcilerin kurduğu Cumhuriyetin temel değerlerinin, ilke ve devrimlerinin, tam bağımsızlık ilkesinin üniter ve ulus devletimizin bugün çok daha büyük bir tehdit altında olmasıdır.”
“BİRLİKTELİĞİMİZİ VE BARIŞIMIZI BOZMAYA ÇALIŞANLARIN FARKINDAYIZ”
“Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki; Bölücü terör ile mücadele konusu, büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının kurduğu ve bize emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı ile bölünmez bütünlüğümüzü ilgilendiren var olma yok olma arasında bir gelecek meselesidir. Anadolu’da binlerce yıldır birlikte yaşadığımız insanlarımız arasında kin ve nefret tohumlarını eken, birlikteliğimizi ve barışımızı bozmaya çalışan, Lozan’ı kaldırıp Sevr'i yeniden hortlatma girişimleri arzusunda olanların farkındayız. Ulus Devlet, Üniter Devlet, Laik Cumhuriyet, Atatürk Türkiye’sinin kuruluşunun temel değerleri ve yapı taşlarıdır. Demokrasimiz bu üçlü temelden aldığı güçle beslenmekte, gelişmekte ve bu üç özgün dengeden güç alarak varlığını sürdürmektedir.”
“BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜMÜZÜN NE DENLİ TEHDİT ALTINDA OLDUĞU ORTADADIR”
“Emperyalist sömürgeci planlarını her gün güncelleyen ABD yarattıkları BOP uyarınca 22 Ekim 2024 tarihinde hain terör örgütü elebaşının önce TBMM'ye davet edilmesi ve sonrasında Terör örgütünün “Lozan Antlaşması ve 1924 anayasasını red eden, inkâr ve imha siyaseti ile soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendiği ifadelerine yer veren Kürt ve Türk halklarının 'kurucu öğe' olduğu yeni “Demokratik Türkiye Cumhuriyeti” perspektifini dikte eden bir ihanet belgesini yayınlaması, üç beş kırık dökük silah yakıp terör örgütünün sözde silah bıraktığı gösterisine tanıklık ettik. Bu arada eş zamanlı olarak ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ın “Sizin için en doğrusu Osmanlı devlet düzeni ve millet sistemidir” diyerek başladığı, “Bölgedeki ulus devletler İsrail için tehdittir” ve “Hedefimiz Eylül 2026’da Heybeliada Ruhban Okulu’nu açmaktır” gibi kabul edilemez sözlerle sürdürdüğü hadsizliğini son olarak “Hazar petrol ve doğalgazına ulaşamıyoruz. 1919’dan beri ulus devletler bizi engelliyor” sözleri de birlikte dikkate alındığında ABD'nin ve işbirlikçilerinin de eli kanlı taşeronunun da hedeflerinin; 1923 Cumhuriyet Devrimimiz, Laik ve Üniter Ulus Devletimiz, Ulusal Bütünlüğümüz ve Dil Birliğimiz ve BOP haritasını hayata geçirerek ülkemizi bölmek olduğu açık bir gerçektir. Bu bağlamda, kamuoyuna “Terörsüz Türkiye” adıyla sunulan sürecin; yurttaşların eşitliği yerine "eşit yurttaşlık" ve "anadilde eğitim" talepleri, Trump’ın açıklamaları ve Büyükelçi Barrack’ın ülkemizin içişlerine karışma, yön verme hadsizliği ile birlikte değerlendirildiğinde bölünmez bütünlüğümüzün ne denli tehdit altında olduğu ortadadır.”
“CUMHURİYETİMİZ VE KEMALİST DEVRİM BAŞTA BU COĞRAFYADA VE DÜNYA DA SONSUZA DEK MAZLUM ULUSLARA ÖRNEK OLMAYA DEVAM EDECEK”
“Atatürkçü Düşünce Derneği’miz tüm bu sürecin her safhasında emperyalistlerin kurduğu bu tuzakların farkında olarak sorumluluğu gereği Mustafa Kemal Atatürk’ün şiarından yola çıkarak ‘parolamız tektir ve değişmez ya istiklal ya ölüm’’ başlıklı üç bildiri yayınlayarak, ABD büyükelçisine de Persona Non Grata ilan edilmesini talep ederek halkımızı aydınlatma görevini yerine getirmiştir. Son günlerde terörist örgütün hain üst düzey yöneticileri ile ABD büyükelçisinin söylemlerinin daha açık biçimde kamuoyuna sunulması ile uyarılarımızın haklılığını bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Emperyalizmin bu sinsi tuzakları Kurtuluş savaşımız, Kuvayı Milliye destanımız ve Türk aydınlanma devrimleri ile nasıl bozulduysa şimdide öyle bozulacaktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimiz ve Kemalist devrim başta bu coğrafyada ve dünya da sonsuza dek mazlum uluslara örnek olmaya devam edecek ve emperyalistler ile onun işbirlikçileri dün olduğu gibi bugün de yenileceklerdir. Ülkemiz varlığına yönelen kapsamlı bir saldırının baskı denetimi altına girmişse ulusal varlığımız tehdit altında ise kendi ülkemizde tutsak değil özgür yaşamak istiyorsak tek seçeneğimiz Atatürk ilke ve devrimlerinin yol göstericiliğidir.” (Haber Merkezi)
