“Hukuk yok, kanun yok, ülkenin geleceği yok”

TBMM’de sadece konuşmalarıyla değil, eylemleriyle de sivrilen TİP’in hukukçu Milletvekili Sera Kadıgil ile hukuk, siyaset ve manzara-i umumiyeyi konuştuk

“Hukuk yok, kanun yok, ülkenin geleceği yok”


RÖPORTAJ: BÜLENT UFUK ATEŞ

Sera Kadıgil 600 üyeli TBMM’de sadece konuşmalarıyla değil, eylemleriyle de sivrilen milletvekilleri arasında başta geliyor. En son Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken Bakan Yusuf Tekin’e yönelttiği sert eleştiriler ile gündeme geldi. Somut suçlamalara yanıt veremeyen Tekin toplantıyı terk etmişti. Ama bu ilk değildi, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başta olmak üzere çok sayıda AKP’li siyasetçiye yönelttiği eleştiriler kamuoyunda gündem oluşturmuştu.

2022 yılı bütçe görüşmeleri sürerken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ı protesto etmek için hoparlörle ‘Palavra’ ve ‘Yalan’ şarkılarını Meclis Genel Kurulu’nda çalmıştı. Bu eylemi nedeniyle ‘kınama’ cezası alan Kadıgil, TBMM İç Tüzüğü gereğince kazandığı savunma hakkını TİP Genel Başkanı Erkan Baş’a devretmişti. Böylesi yaratıcı eylem Parlamento çatısı altında ilk kez yaşanmıştı.

Aktif siyasete oldukça genç yaşlarda CHP’de başlayan Sera Kadıgil, avukatlık kariyerini kültür sanat hukuku alanında yoğunlaştırdı. Bu sektörde bulunan çok sayıda emek örgütünün avukatlığını üstlendi. Kadıgil, hayvan hakları, kadın hakları aktivisti olarak bilinir.

2021 yılında katıldığı TİP’den 2023 seçimlerin İstanbul Milletvekili seçilen Kadıgil, partisinin MYK üyeliği ve parti sözcüsü görevlerini sürdürmekte.

 

 

Türkiye sizi önce bir aktivist, sonra CHP milletvekili, en son ise sözünü sakınmayan TİP’li olarak tanıdı. Politik evriminizi nasıl anlatırsınız?

Dünya hele hele Türkiye gerçekten berbat bir durumda. Gerçeğe biraz meraklıysanız biraz da vicdan sahibi ve iyi bir insan olmaya çalışıyorsanız etrafınızda yaşanan bunca kötülüğe, eşitsizliğe, adaletsizliğe seyirci kalmak mümkün olmuyor. Bu mümkün olmayınca da neyin yanlış gittiğinin peşine düşüyor ve dev bir sistem sorunuyla yüzleşiyorsunuz. Paraya ve güce tapan, dünya kaynaklarını tüketen, sadece insanların kahir ekseriyetinin değil tüm türlerin yaşam hakkına göz dikmiş berbat bir sistem kapitalizm. Kadını erkeğin mirasını devredeceği çocukların bakıcısı ve erkeğin hizmetkarı olarak konumlamak için canını dişine takmış ataerkiyle kol kola olunca ortaya ne yazık ki maruz kaldığımız bu yaşanamaz dünya çıkıyor. Ancak bu öyle bir sistem ki kendini çok güzel gizliyor ve sanki dünya kurulduğundan bugüne her şey böyleymiş ve böyle olmak zorundaymış gibi davranıyor.

Benim de bu berbat sistemi anlamam ve sorunlara daha geniş bir açıdan bakabilmem uzun bir zaman aldı. Galiba her şey Vefa’da bir boza gününde sevgili Kemal Sunal’dan duyduğum hiçbir filminden telif almadığı gerçeğiyle başladı. Önce sanatçıların haklarına kafayı taktım, sektörde giriştiğimiz sendikalaşma süreçleriyle birlikte emek sermaye çatışması ve çelişkisiyle en net haliyle tanıştım, devletlerin de mevcut kurgulanmış halleriyle bunun ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğiyle yüzleşmek de elbette zaman aldı ama sağ olsun Saray Rejimi de bu yüzleşmeyi çok kolaylaştırdı.

 

Siyasal kimliğinizin yanı sıra hukukçu olarak da biliniyorsunuz. Bir hukuk insanı Sera Kadıgil ülkenin geleceğini nasıl görmekte?

Evet avukatım ama artık avukatım demeye utanır haldeyim. Artık demek yanlış oldu avukatlık yapmaktan utanır hale geldiğim için siyasetin bu kadar içine girmek zorunda kaldım aslında. Saray Rejimi son derece yerinde hamlelerle ilk iş olarak medyayı ve yargıyı çürüttü. İlk işi bu ikisiydi. Ben 2007 İÜ Hukuk Fakültesi mezunuyum. AKP’nin yargı darbesine an be an şahit olmak zorunda kalmak bir hukukçu olarak çok acı vericiydi. Bugün geldiğimiz nokta ise artık dünyada eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştı. Bugün itibariyle Saray Rejimi Türkiye Anayasasını 3-5 cübbeyle ortadan kaldırmış durumdadır. AYM kararlarına kafa tutan ve yerinde oturmaya devam edebilen HSK üyeleri var. O nedenle çok üzülerek ama açıkça ifade etmek zorundayım Türkiye’de şu anda geçtim hukuku kanun yok. Hukukun olmadığı bir ülkeninse geleceği yok. Bunu değiştirmek için tüm mücadelemiz.

 

TİP 2023 seçimlerinde DEM Parti’nin başını çektiği Emek ve Özgürlük İttifakı içinde yer aldı. Önümüzdeki süreçte ittifak politikalarına devam edecek misiniz?

Önümüzdeki süreçte ittifak sisteminin devam edip etmeyeceğinden dahi emin değilken bu soruya yanıt aramak için çok erken olur. Ama TİP’in kurmak istediği müstakil hattın en özet haliyle bağımsızlık demokrasi ve sosyalizm hattının büyüyerek devamlılığını az önce bahsettiğimiz ülkenin geleceği için hayati buluyoruz. Bunu büyütmek için ne gerekiyorsa ne yapmamız bu memleketin halkın faydasınaysa yine onu yapacağız.

 

 

Mersin’e daha önce geldiniz. Kentimizdeki gözlemlerini anlatır mısınız? Yeniden gelecek misiniz?

Mersin’e en az üç defa gelmişimdir ancak hep parti etkinlikleri ya da zorunlu kayyum eylemi destekleri gibi sebeplerden olduğu için hiçbirinde doğru düzgün zaman ayırıp güzelliklerini görme, gezme fırsatı bulamadım, umarım yakın zamanda bulacağım, o zaman bu soruyu yüz yüze yanıtlamaktan da büyük keyif alırım.