Ünlü İtalyan Şef Danilo Zanna, Tarsus Müzesi’nde gerçekleştirdiği ‘Türkiye’ye Geliş, Ünlü Olma Serüveni ve Yemekle Olan Hayatı’ konu başlıklı söyleşisinde, hem kariyer yolculuğunu hem de Türk mutfağına olan ilgisini ve sevgisini katılımcılarla paylaştı. Renkli kişiliği ve samimi anlatımıyla büyük ilgi gören Zanna, Türkiye’ye geliş sürecinden, ilk televizyon programı deneyiminden ve Türkçe’yi öğrenirken yaşadığı komik anılardan söz etti. İtalyan ve Türk mutfağının benzerliklerini anlatan Zanna, yemek yapmanın ve mutfakta olmanın kendisini için bir tutku olduğunu kaydetti. Zanna, söyleşi boyunca katılımcıların merak ettiği soruları da yanıtladı.
MASTERCHEFLER YILDIRIM VE SURAL, GASTRONOMİ SHOW İLE HEM GÖZLERİ HEM DE DAMAKLARI DOYURDU
Festival kapsamında St. Paul Meydanı’nda MasterChefler Ezgi Yıldırım ve Muratcan Sural tarafından ‘Tahinli Mini Lavaş, Tandır, Sarı Ulak Zeytin Salatası, Tarsus Beyazı Sos’ Gastronomi Show’u yapıldı. MasterChef’ler Yıldırım ve Sural, Tarsus’ta müthiş bir misafirperverlikle karşılaştıklarını ve festivalin de mükemmel geçtiğini kaydettiler. Kentin her noktasında birbirinden farklı çok güzel etkinliklere şahit olduklarını ifade eden MasterChef’ler, Tarsuslulara bu güzel misafirperverlikleri için teşekkür ettiler ve Tarsus’un lezzetlerini çok beğendiklerini anlatarak, Tarsus’ta bulunmaktan dolayı duydukları memnuniyeti ifade ettiler. Tarsus’a özgü olan lezzetleri harmanlayarak ortaya enfes bir tat çıkaran şefler, Gastronomi Show’u hem sohbetleri hem de ortaya çıkardıkları lezzetler ile adeta şenlendirdiler. Katılımcıların sorularına da yanıt veren şefler, mutfağa girdiklerinde hangi lezzeti nasıl ortaya çıkarmak için farklı teknikleri nasıl kullandıklarını katılımcılarla paylaştılar.
DR. AYŞEGÜL ÇORUHLU: “UZUN ÖMRÜN SIRRI SAĞLIKLI YAŞAMIN SÜRESİNİ UZATMAKTA”
4. Uluslararası Tarsus Festivali’nin son gününde düzenlenen ‘Sağlıklı Yaşamın Yeni Başlığı: Longevity’ başlıklı söyleşide ise Antiaging ve Biyokimya Uzmanı Dr. Ayşegül Çoruhlu, katılımcılara sağlıklı ve uzun yaşamın ipuçlarını anlattı. Çoruhlu, ömrü uzatmanın değil, sağlıklı kalınan dönemi uzatmanın önemine dikkat çekerek, yatay ilerleyen ve yüksek pikler yapmayan kan şekeri değerinin bunu mümkün kıldığını belirtti.
Dr. Ayşegül Çoruhlu, uzun yaşamın sadece genlerle değil, yaşam tarzıyla önemli ölçüde şekillendiğini belirterek, “Yaşam alışkanlıklarımız içinde fiziksel olanı düzeltmek daha kolaydır. Günü ikiye bölmek, sabah ve gündüz saatlerinde hareket etmek, akşamları ise dinlenmeye ve uykuya ayırmak modern yaşamın kurtarıcısı olabilir. Yeme ve içmenin zamanı gündüz saatleridir; özellikle saat 17.00 sonrasını daha erken yatağa giderek sabaha kadar kendimiz için daha kutsal bir zaman ilan edip yemeksiz, erken uyuyan, dinlenen ve stresi azaltmaya çalışan bir model olmalıyız. Şu anki modern yaşam ancak böyle kurtarabilir” ifadelerini kullandı. ‘Longevity’ kavramını açıklayan Çoruhlu, bu yaklaşımın yalnızca hastalıkları önleme değil, sağlıklı bir bedeni daha da ileriye taşıma bilimi olduğunu söyleyerek, “Longevity diyor ki; iyiyken bile kendini bırakma. 90’a kadar yaşayacak genlerimiz var ama önemli olan 70’ten 90’a kadar teklemeden yaşamak. Yani ömrü öteleyelim ama sağlıklı kısmı uzatmak asıl hedefimiz olmalı. Sağlıklı olduğumuz zaman da performansımızı hem fiziksel hem mental artıralım. Aslında Longevity, ‘cep telefonunun bir üst modeli olmak ister misin?’ demek” dedi. (Haber Merkezi)
