“Şiir yazabilmek için kaybetmek gerekir” | Güney Gazetesi Mersin

“Şiir yazabilmek için kaybetmek gerekir”

Hançer Kesiği adlı yeni kitabıyla okuyucuya buluşan Adil Gökşin, her dizesinde bir yaşanmışlık olduğunu söylediği şiirleriyle toplumsal ilişki ve bağları irdeliyor.

 “Şiir yazabilmek için kaybetmek gerekir”


ELVAN KONUK

 

Türkiye’de şiir ve şiirde gelenekçilik gibi konularda konuştuğumuz Adil Gökşin,  kendisini en iyi yansıttığını söylediği Hançer Kesiği adlı yeni kitabıyla okuyucuyla buluştu. Ekonomik olarak zorlu bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde etiket fiyatını mümkün olduğunca düşük tuttuğunu dile getiren Gökşin, şiirlerindeki duygu yoğunluğu ile ilgili de  “Şiir yazabilmek için kaybetmek gerekir” dedi.

 

 

Yeni kitabın önceki kitaplarına nazaran biraz daha duygusal ve aşkı – toplumsal ilişki ve bağlar üzerine temalarla dolu, bunun sebebi nedir Adil? Artık biraz daha yetişkin ve olgun şiirleri akmış gördük… Bu konuda ne söylemek istersin?

 

 

ADİL GÖKŞİN: Nehir akmaya devam ediyor aynı nehirde iki kere yıkanamayız. Biz de büyüyüp gelişiyoruz. Aşklar, terk edilişler, kaybedişler, özleyişler yaşıyoruz. Bu sene benim için çok zordu. Bitmesi için dua ediyorum. Çok fazla hem bedenen hem de ruhen kayıplar yaşadım. Beş tane cenazeye katıldım, cenaze namazı kıla kıla kıldırmayı öğrendim. Hançer Kesiği beni en iyi yansıtan kitap olarak düşünüyorum çünkü büyük bir duygusal boşluk içinde yazdım içindeki şiirleri, en iyisinden en kötüsüne, en uzunundan en kısasına her yazdığım dizede bir yaşanmışlık var. Bunu bilmek içimi o kadar rahatlatıyor ki anlatamam. Kitabı elime aldığımda her zaman o günlere gittiğim için tetikleme etkisi de var,  bu yüzden unutmuyorum yaşatılanları yaşattıklarımı. Çok değerli benim için!

 

 

“HER KİTABIMDA EN AZ İKİ ÜÇ TANE HECE ÖLÇÜSÜ BARINDIRAN ŞİİR BULUNUYOR”

 

Türk şiirinde Adil Gökşin için gelenekçi diyebilir miyiz?

 

ADİL GÖKŞİN: Ben gelenekçi değilim fakat Türk şiirinin son ustası olarak kabul gören (bana göre İsmet Özel’dir) Yahya Kemal der ki “ne harabiyim ne harabatiyim, kökü mazide olan atiyim” Usta burada kökü geçmişte olan bir gelecekten söz ediyor. Geçmişi asla silip atmayı düşünmüyorum. Vezni Aher şiirlerim de var benim Yağma Kentinde. Bir arayış içerisinde olduğum söylenebilir ama o arayışı asla geçmişi / geleneği bir kenara atarak yapmayacağım. Son dönemde okul kitaplarında bile gelenekçi şiire olabildiğince az yer verilmesine rağmen halen büyük çoğunluğu koruduğu görülmekte. Bu, bu ülkede geleneğin ne kadar baskın bir karakter olduğunun kanıtı. Her kitabımda en az iki ya da üç adet içinde hece ölçüsü barındıran şiir bulunuyor. Bunu, benim şiir hayatım devam ettiği sürece de göreceksiniz. Her renge açık, her görüşü önemseyen bir şiir için ayrıştırıcı değil bütünleştirici olmak zorundayız.

 

Hancer Kesiği kitabının yoğunluğu hakkında bize neler söylemek istersin, bize kitabınızın kendisinden bahsedebilir misin?

 

ADİL GÖKŞİN: Hançer Kesiği son dönemdeki kağıt pahalılığından kaynaklı olarak sayfa sayısını olabildiğince az tutmak zorunda kaldığım “etiket fiyatı” insanları çok zorlamayacak seviyede olmasını düşündüğüm bir kitap. Ekonomik bir bunalım içerisindeyiz zaten. Kitaplar alıp başını gitmiş durumda, insanlara birkaç tane fazla şiir okutmak için cebinizden bu akşamki ekmek paranızı verin diyemedim işin açıkçası.

 

Yoğunluğuna gelecek olursak da toplumsal seviyede karşılığı olmayan aşkların insanları nasıl bunalıma soktuğundan, “aman acaba o ne der” şeklinde düşünmekten bir adım öteye gidilemeyen aşklardan bahsediyorum çoğunlukla. Görüp yaşadığım, gündelik sorunlardan, toplumsal baskıların insanlar üzerindeki sevgi duygusunu nasıl köreltebildiğini anlatıyorum. Herkes şiirden başka bir anlam çıkardığı için aslında bunu okuyucuya bırakmak en doğrusu olabilir. Ben yazdıklarımdan bu anlamı çıkarıyorum.

 

 

 

“ŞİİR ZARARLIDIR”

 

Geleneğin bir dünya şiirine dönüşüm evreleri nelerdir, bu konuda neler söylemek istersin?

 

ADİL GÖKŞİN: Geleneği yazmak ne kadar kolaysa o kadar popülerleşir fakat işte o gelenek içerisinde önemli olan iyi şiirleri gözden kaçırmamak. Diğerleri arasından sıyrılabilen insanlar bu yönde dikkat çekiyor bu noktada. Ben Türkçeye çevrilen yabancı kaynaklı metinlerin uygun bir dille çevrildiğini düşünmediğim için çok okuyamıyorum. “To be or not to be”i herkes “Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin” diye çeviremiyor maalesef. O yüzden dünya şiirine dönüşüm evrelerine kendi dillerinde anlayarak okuyamadığım için yorum yapmanın yanlış olduğunu düşünüyorum.

 

Adil Gökşin’e göre şiir nedir?

 

ADİL GÖKŞİN: Şiir duygu patlamalarının yaşandığı dönemlerde damardan akan kanların mürekkebe dönüşüm evresidir. Bu yüzden şiir zararlıdır. Yazarını her gün öldürür, her gün psikolojik olarak süründürür, her konuda düşünmeye ittiği için bir süre sonra çıkmaz bir hal alır. Keşke şairlerin çoğu ilkokulda yazdığı şiirlerle kalabilseydi. Belki daha çok yaşarlardı. Çünkü şiir varlıkta değil, yoklukta kafayı tırmalayan bir uğraştır. Şiir yazabilmek için kaybetmek gerekir.

 

“ŞİİRİ RAHAT BIRAKSALAR HİÇBİR TARTIŞMA OLMAYACAK”

 

Bu gün Türkiye’de Türk şiirinin sence en büyük sorunu nedir?

 

ADİL GÖKŞİN: Önceki söyleşide ödüller demiştim sanırım ama bu sefer Türk şiiri mi Türkçe şiir mi tartışması olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık yedi sene oldu okuyalı, Türkçülüğün Esasları kitabında Ziya Gökalp Bey’in yaptığı “Türk” kimliği tanımı anayasamızın 66.maddesinde açıkça belirtilmiştir. Kitabın başlarında geçiyordu diye hatırlıyorum. Türkçe şiir diyenler açıp okuyabilir her ikisini de. Bu konu hakkında daha fazla yorum yapmak istemiyorum.

 

Şiirin bir kutbu ve tarafı olmalı mı, bu konuda fikrini alabilir miyiz?

 

ADİL GÖKŞİN: Şiiri rahat bıraksalar hiçbir tartışma olmayacak aslında. Şiir var olduğundan beri bir tarafa çekmeye çalışanlar da var. Bırakın şairler yazsın okuyucu karar versin buna. Yok şu akıma, yok bu akıma katılıyorsunuz bana saçma geliyor. Şiirin bir duruşu olmalı yalnızca. O duruşu da özlük hakkı olarak şair kendi eliyle yoğursun. Bu konuda kutup değil fikrin doğru olduğunu düşünüyorum. Şair o an ne fikrettiyse yazmalı. Benim görüşüm izin vermez gibi bir ahkama bağlı kalmak çok güzel şiirlerden okuru yoksun bırakmaktır.