Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, yazılı bir açıklama yaparak, korona virüs sürecinde iş dünyasının ayakta kalma çabasına dikkat çekerek, acilen yapısal sorunların masaya yatırılmasını istedi.
“TEK BİR FİRMAMIZIN KAPANMASI DEMEK, BU EKONOMİYİ AYAKTA TUTAN PAYANDALARDAN BİRİNİN ÇÖKMESİ DEMEKTİR”
MTSO olarak, oda meclisi, yönetim kurulu ve 41 meslek komitesiyle Mersin ekonomisinin çarklarının düzgün işlemesi için çalıştıklarını vurgulayan Kızıltan, işin mutfağında olan 41 meslek komitesinin 20 bine yakın işletmeyi temsil ettiğini kaydetti. Bu firmaların içinde İstanbul Sanayi Odası (İSO) listelerine giren devler de orta ölçekli işletmeler de bunlara destek veren küçük işletmeler de olduğunu dile getiren Kızıltan, “Her biri çok önemli ve kentimiz için çok değerli. Tüm firmalarımız bir bütünün parçaları. Tek bir firmamızın kapanması demek, bu ekonomiyi ayakta tutan payandalardan birinin çökmesi ve ekonominin zarar görmesi demektir. Bu sadece işverenlerle ilgili bir durum değildir. İşin istihdam boyutu var. Buradan ekmeğini kazanan insanlar var. İşin tedarikçi boyutu var. Bir domino taşı sırası gibi birbirini tetikleyen bir mekanizma var. MTSO olarak her firmamızı uzun soluklu firmalar haline getirmek en temel amacımızdır. Küçük veya büyük her bir firmamız Mersin ekonomisinin maddi ve manevi zenginliğidir, refahıdır, sosyal huzurudur” ifadelerini kullandı.
“SORUNUN ÇÖZÜMÜNE ODAKLANDIK”
Pandeminin ilan edildiği ilk günden bu yana bu firmaları korumanın, üretimlerinin kurallara azami uyarak, insan sağlığını en üst düzeyde koruyarak devam etmesini sağlamanın temel görevleri olduğunun altını çizen Kızıltan, süreçte yaptıkları çalışmaları şöyle anlattı:
“Pandeminin ilk gününden itibaren ülke genelinde alınan ekonomik önlemler paketine somut ve uygulanır anlamda en çok öneri getiren oda olduk. Bir sorun var ve soruna odaklandık, bunun nedenlerine ve çözümlerine odaklandık. Kişilere, siyasete takılmadan, kişiler ve siyasetin de üstünde davranarak gerçekçi, işe yarayan çözümler ürettik. Tüm Mersin iş dinamikleri ile birlikte hazırladığımız raporları ilgili makamlarla anında paylaştık, siyaset üstü durduk ama yaptıklarımızla aslında siyasete en büyük desteği verdik. Ve bunu yaparken, asla bencilce kendini düşünen, sadece kendi çıkarını korumaya çalışan bir camia olmadık. ‘Zaman dayanışma ve paylaşma zamanı’ dedik ve bu süreçte firmalarımız istihdamını korumaya çalıştı, öz kaynaklarını kullanarak, fedakarlıklar yaparak üretimine, istihdamına, ihracatına devam etti. Firmalarımızın neredeyse tamamı yılların birikimlerini, yedek akçelerini bu süreçte eritti. Bu kolay bir şey değil. Bu anlamda pandemi döneminde gerçekten iki camia var ki, ülkemizin sağlık, esenlik ve refahı adına haklarını vermek bir borçtur. Birincisi bu virüsle mücadelede en ön cephede savaşan doktorundan hemşiresine, hasta bakıcısına kadar sağlık teşkilatımızın her bir üyesi; diğeri ise ülke ekonomisinin çarklarını durdurmayarak ekonominin ayakta kalmasını sağlayan, işvereninden çalışanına, emekçisine kadar Türk iş dünyasıdır. Sorunu en çok hisseden bu iki camia hala büyük bir fedakarlık, azim ve vatan sevgisiyle çalışmaya devam etmektedir. Ne kadar destek verilse azdır. Birine verilecek destek sağlığımıza, diğerine verilecek her destek işimize, aşımıza, sosyal huzurumuza verilecek destek demektir.”
“YAPISAL ÇÖZÜMLER ACİLEN MASAYA YATIRILMALI, TOPLUMUN HER DİNAMİĞİNİN GÖRÜŞÜ ALINMALI”
Sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın etkilendiği bir sorun ortamında yapılması gerekenin, bu gerçek sorunlara, nedenlerine ve çözümlerine odaklanmak ve bunu yaparken ülkenin her kesiminin düşüncesine kulak vermek olması gerektiğini belirten Kızıltan, “Motivasyon ve moral en az diğer destekler ve çözümler kadar önemlidir. Birlik, bütünlük ve dayanışma artık sloganlardan çıkmalı ve gerçek olmalıdır. Bunun da yolu hele bu günlerde olumsuz ve ayrıştırıcı siyasetin her kesim tarafından bir kenara bırakılması, kutuplaşma söylem ve eylemlerinin terk edilmesidir. Sorun hepimizin sorudur, ülke hepimizin ülkesidir. Kutuplaşma en az korona virüs kadar, belki ondan daha da tehlikeli bir şeydir. Çünkü bir gün korona virüs elbet biter ama kutuplaşmanın devam ettiği bir ülkeden hayır gelmez. Sürekli konuşulan ama adı bir türlü somut konmayan ya da kısa vadede hemen bir etki sağlamadığı için belki çok yüz verilmeyen yapısal çözümler acilen masaya yatırılmalı ve toplumun her dinamiğinin görüşü alınmalıdır. Toplumsal dinamikler, meslek örgütleri kavga edilecek kurumlar olarak değil, aksine tecrübeli, nitelikli ve donanımlı insan kaynağı ile akıllarına başvurulacak kurumlar olarak görülmelidir. Bu anlamda bu yapısal sorunların başında gelen akılcı, bilimsel bir eğitim, beceri sahibi bir toplum, tarımı ve sanayisiyle üreten bir ekonomi ve evrensel bir hukukun tesisi ülkemizin başat konusu yapılmalıdır. Bunlar aslında gerçek kalkınmanın temelidir” dedi.
“GÜZEL GÜNLERİ BİRLİKTE GETİRECEĞİZ”
Ticaret ve Sanayi Odaları olarak bu amaca ve vizyona yönelik her çabanın içinde oldukları ve olmaya devam edeceklerini vurgulayan Kızıltan, “Aynı geminin içinde gidenlerden biri olarak, eğer gemide veya denizde bir sorun varsa sadece kendi kamaramızın konforunu değil, geminin akıbetini düşünmek zorundayız. Bu anlamda iş dünyası olarak yaptığımız her öneri, değindiğimiz her sorun bir eleştiri olarak değil, ülkemize bir katkı olarak görülmelidir. Bizler sorunlara alışkın bir camiayız. Bu sorunları da aşarız. Ama istediğiniz kadar üretin, ihracat yapın, istihdam sağlayın, ekonomik olarak belki büyüyor gibi görünürsünüz ama bahsettiğimiz yapısal reformlar samimi ve toplumun her katmanının dahil edildiği bir yolla masaya yaratılmazsa gerçek kalkınmayı oluşturamayız. Çünkü kalkınma ekonominin büyümesinin ötesinde bir konudur. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu sıkıntılı süreçte bu vizyonla çalışmaya, kentimize ve ülkemize yararlı olmaya devam edeceğiz. Ülkemizde taş üstüne taş koyan herkesin yanında olmaya devam edeceğiz. Potansiyelimizi düşündükçe umutsuz olmamızı gerektirecek bir şey yok. Umutluyuz, azimliyiz, güzel günleri birlikte getireceğiz” ifadelerini kullandı. (İHA)