İrem Yıldız

ROOİBOS ÇAYININ ETKİLERİ


Rooibos çayı aynı zamanda kırmızı çay veya kırmızı çalı çayı olarak da bilinir. Genellikle Güney Afrika'nın batı kıyısında yetişen Aspalathus linearis adlı bir çalının yaprakları kullanılarak üretilen ve antioksidan açısından zengin bir bitki çayı türüdür. Rooibos, siyah veya yeşil çayla ilgisi yoktur; siyah ve yeşil çaya lezzetli, kafeinsiz bir alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır. Geleneksel rooibos, yaprakların fermente edilmesiyle oluşturulur ve bu da onları kırmızı-kahverengi bir renge dönüştürür. Fermente olmayan yeşil rooibos, geleneksel versiyonuna göre daha pahalı ve daha lezzetlidir.. Yüzyıllardır Güney Afrika'da tüketilen bu içecek, dünya çapında giderek sevilen bir içecek haline gelmiştir. Savunucular, rooibos antioksidanlarının kansere, kalp hastalığına ve felce karşı koruma sağlayabileceğini iddia ederek rooibos'un sağlık açısından potansiyel faydalarını övmektedir.

Düşük Tanen Oranı ve Sıfır Kafein: Kafein hem siyah çayda hem de yeşil çayda bulunan doğal bir uyarıcıdır. Orta miktarda kafein tüketmek genellikle güvenlidir. Hatta egzersiz performansı, konsantrasyon ve ruh hali açısından bazı faydaları ön plana çıkmaktadır. Ancak aşırı tüketim kalp çarpıntısı, kaygı, uyku sorunları ve baş ağrılarıyla ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle özellikle kafeine duyarlılığı olan insanlar kafein alımından kaçınmayı veya sınırlamayı tercih etmektedir. Rooibos çayı doğal olarak kafeinsiz olduğundan siyah veya yeşil çaya mükemmel bir alternatiftir. Rooibos ayrıca normal siyah veya yeşil çaya göre daha düşük tanen seviyesine sahiptir. Yeşil ve siyah çayda bulunan doğal bileşikler olan tanenler, demir gibi bazı besin maddelerinin emilimini engelleyebilmektedir.

Antioksidan Deposu: Rooibos, aspalatin ve quercetin gibi sağlığı destekleyen antioksidanlar açısından zengin olması nedeniyle sağlığa oldukça faydalıdır. Antioksidanlar serbest radikallerin vereceği hasara karşı hücreleri korumaktadır. Uzun vadede antioksidanlar, kalp hastalığı ve kanser gibi belirli kronik durumlara yakalanma riskinizi de azaltabilmektedir. Rooibos çayının vücudunuzdaki antioksidan seviyelerini artırabileceğine dair bazı kanıtlar vardır. 2010 yılında yapılan küçük bir çalışmada, katılımcılar kırmızı rooibos içtiklerinde kandaki antioksidan düzeylerinin %6.6, yeşil çeşidi içtiklerinde ise %2.9 arttığı gözlemlenmiştir. Öte yandan, 12 sağlıklı erkek üzerinde yapılan başka bir çalışma, rooibos çayının kandaki antioksidan düzeyleri üzerinde önemli bir etkisinin olmadığını belirlemiştir. Bunun nedeni muhtemelen rooibostaki antioksidanların kısa ömürlü olmasıdır. Bu nedenle insanlarda daha güncel araştırmalara ihtiyaç vardır.

Kalp Dostu: Rooibos çayı çeşitli mekanizmalar yoluyla kalp sağlığını destekleyebilir. İlk olarak, yapılan bir çalışmaya göre, rooibos çayı içmenin anjiyotensin dönüştürücü enzimi (ACE) inhibe ederek kan basıncı üzerinde faydalı etkilere sahip olduğu bulunmuştur. ACE, kan damarlarınızın kasılmasına neden olarak dolaylı olarak kan basıncını artırmaktadır. 17 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada, rooibos çayı içtikten 30-60 dakika sonra ACE aktivitesini inhibe ettiği görülmüştür. Çayın kolesterol seviyelerini iyileştirebileceğine dair umut verici kanıtlar vardır. Sağlıklı kolesterol düzeylerine sahip olmak, kalp krizi ve felç gibi  çeşitli kalp rahatsızlıkları riskinin azalmasıyla ilişkilendirilmektedir.

Kanser Savar: Bazı test tüpü çalışmaları, rooibos çayında bulunan quercetin ve luteolin antioksidanlarının kanser hücrelerini öldürebileceğini ve tümör büyümesini önleyebileceğini belirtmektedir. Bununla birlikte, rooibos'un bu iki antioksidanı yeterince içerip içermediği ve bunların vücudunuz tarafından fayda sağlayacak kadar verimli bir şekilde emilip emilmediği belli değildir. Bu nedenle rooibos ve kanser konusunda daha güncel insan çalışmalarına ihtiyaç vardır.

Kan Şekeri Düzenleyici: Rooibos çayı aspalatin gibi antioksidanlar açısından zengindir ve hayvan çalışmaları diyabet için faydalı olabileceğini öne sürmektedir. Tip 2 diyabetli farelerde 2009 yılında yapılan bir araştırma, aspalatinin kan şekeri düzeylerini dengelediğini ve insülin direncini azalttığını tespit etmiştir.



ARŞİV YAZILAR