Ali Adalıoğlu | Yargıda tuz kokarsa!.. | Güney Gazetesi Mersin
Ali Adalıoğlu

Yargıda tuz kokarsa!..


Malum deyiştir.

Balık kokarsa tuzlanır,  ya tuz da kokarsa!..

O zaman yapılacak bir şey yoktur!

Tıpkı son günlerde yaşanan gelişmeler gibi.

Türkiye Cumhuriyet’imiz, bağımsız, laik devletimiz 100 yaşına girdi.

Gel gör ki dışarıya bağımsız olmasına karşı içeride yaşanan sıkıntılar yüksek tepeleri aştı.

Özgürlükler sınırlandırılıyor.

Öncelikle de Basın Özgürlüğü.

Nitekim son çıkarılan “Dezenformasyon Yasası”, Abdülhamit Sansürüne taş çıkartacak nitelikte.

Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede diğer özgürlüklerden söz etmek abesle iştigaldir.

Türkiye’de özgürlük kavramı ve uygulaması Bay Başkan’ın bakış açısıyla belirlenmektedir!

Yani tek adamın!

Hele hele yargıda yaşanan son gelişmeler, “Türkiye nereye gidiyor?” sorusunu gündeme getirmektedir.

Gerçekten de nereye gidiyor Türkiye, nereye gidiyoruz?

Savruluyor muyuz?

Yoksa “Bindik bir alamete gideyoz kıyamate” mi?

Kabul edelim, etmeyelim.

Can Atalay, 14 Mayıs seçimlerinde tutuklu olmasına karşın milletvekili seçildi.

Ancak, o günden bugüne tüm haklarını almasına karşın tutukluluğu devam ediyor.

Anayasa Mahkemesi ‘hak ihlali’ kararı verdi vermesine ama yerel mahkeme karara uymadı.

Yetmedi Yargıtay, kararı yok hükmünde sayarak, Anayasa Mahkemesi  üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

Türkiye’nin en yüksek yargı organı olan ANAYASA MAHKEMESİ üyeleri hakkında.

Gel de şaşma, şaşırma.

Türkiye’de erkler ayrılığı vardır.

Yasama, Yürütme, Yargı.

“Yasama” bankamatikle doldu.

“Yürütme” erki tek adamda.

Türkiye’de üçüncü güç olan  yargı ve bağımsızlığı sürekli tartışılıyor.

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay...

Türkiye’nin köklü yargı kurumlarıdır.

Hepsinin görev alanı bellidir.

Yargıtay’ın aldığı son karar düşündürücüdür!

Demek ki siyasi güçten destek alınıyor.

Yani, siyasete bulaşmışlar!

Bay Başkan’ın Özbekistan gezisi sonrasında yaptığı;

Her şeyden önce Yargıtay’ın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkar edemez. Anayasa Mahkemesi bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir. Şu an itibarıyla Yargıtay’ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez. Anayasa Mahkemesinin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki ‘Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum.’ Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor.” açıklama bunu doğrulamaktadır!

Bu açıklama yargıdaki kargaşa ve/veya kavgayı körükleyecektir!

 

Sözün ÖZÜ;

 

Dedik ya;

Balık kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa!

Bu gelişmeler yargıda tuzun koktuğunun işareti, kanıtıdır.

Aksini inkar edenin alnını karışlarım!

Dahası kavganın da başlangıcıdır.

Yargıda kurumlar arası kutuplaşma daha da artacaktır.

Siyasetçiye güven yok.

Basın/medyaya güven yerlerde sürünüyor.

Bürokrata güven her geçen gün azalıyor.

Bu anlaşılabilir.

Yargıya güven bitti mi yandık demektir!

Anlaşılan artık adalet için yargıya değil kadıya gitme zamanı geliyor!

Ne dersiniz?

Atatürk’ün 19 Ocak 1923’ de İzmit’ te söylediği,

“Bir memlekette adalet mevcut olmazsa, o memlekette anarşiden başka bir şey yoktur. Orada hükümet yoktur, orada hiçbir şey yoktur!” sözlerinden ders almıyorsak, sözün bittiği yerdeyiz demektir!

Yargıda tuz kokarsa!..

Biz de Sinoplu Diyojen gibi elimizde fenerle adalet ararız artık.

O zaman da yazık olur TÜRKİYEMİZE!

 

 

 



ARŞİV YAZILAR