Abidin Yağmur | Devrimci corona! | Güney Gazetesi Mersin
Abidin Yağmur

Devrimci corona!


13. yüzyıl…

Fransa’nın güneyi…

Avignon kenti…

Katolik dünyasın ‘ruhani liderliği’ olan Papalık henüz Vatikan’a taşınmamış. Papalığın merkezi bugün Fransa topraklarında olan Avignon kenti.

***

Bütün Avrupa gibi Fransa da vebadan kırılıyor.

Her gün o kadar çok insan ölüyor ki, Hıristiyanlık adetlerine göre cenaze töreni yapmak şöyle dursun, geleneklere göre ölü gömmek bile mümkün değil.

Cehalet doruk noktasında.

Vebanın havadan bulaştığı sanılıyor.

Yüzlerine maske takmış herifler, vebadan ölmüş insanların cansız bedenini Seine Nehri’ne atıyor.

Her gün yüz, iki yüz, belki üç yüz insan cesedi nehre atılıyor.

Bir derecikte saman çöpleri yüzermiş gibi, Seine Nehri’nin üzerinde cansız insan bedenleri yüzüyor.

Vebalı.

***

Veba salgını durdurulamıyor.

Tıp çaresiz.

Halk Papa’dan ümit bekliyor.

Papa’nın kendine hayrı yok!

Dua ediyor…

“Atın” diyor…

Cesetleri nehre atıyorlar…

Hepsi bu.

***

Allah’ın sopası yok ama…

“Allah ihmal etmez, imhal eder” demişler.

Yani unutmaz ama erteler.

Vebadan Kilise üyeleri de nasibini alıyor.

Haliyle sıradan vatandaş soruyor:

“Bu Papa, bu kardinaller, bu başpiskoposlar, bu pederler vebayı önleyemedi. Bırak önlemeyi kendileri de vebaya tutuldu, kimi de kaçtı gitti. Öyleyse bunların kutsallığı nerede? Hani bunlar Tanrı’nın elçileriydi?”

***

Bu sorular, belki de yüzyıllar sonra ilk laik devrimlerin temeli olacak; insan, ruhani liderlerin emrinden, yönlendirmesinden kurtulacak, dünyayı kendi aklı ve emeğiyle şekillendireceğini görmeye başlayacak.

Ama şimdilik o aşamaya daha var, haliyle sıradan Fransız, sıradan Alman soruyor:

“Papalık, vebayı niye engelleyemiyor?”

***

Veba salgını insanlığın üzerinden kara bir bulut gibi geçti, yüz binlerce insanı öldürdü, toplumları, memleketleri, medeniyetleri çökertti.

Öyle mi gerçekten?

Yoksa veba salgını günümüz dünyasının temellerini mi attı?

Öyle ya, nüfus bir şekilde azalmasaydı, bugün Avrupa’da onca insan nereye sığacaktı, nasıl doyacaktı?

Veba salgını olmasaydı insanlık, Papalığın, Halifeliğin şunun bunun hastalıklara çare bulamadığını nasıl anlayacaktı?

Veba salgını olmasaydı tıp nasıl gelişecekti?

Şu halde veba, bir çağı, belki birkaç çağı, birkaç medeniyeti çökertirken yepyeni çağların, yepyeni medeniyetlerin zemin bulmasını sağladı diyebilir miyiz?

***

Dünyada bulaşıcı hastalıklar, en azından gelişmiş ülkeler için en az indi.

Öyle biliyorduk.

İnmemiş.

Corona virüs diye bir şey çıktı, koca koca ülkeleri kilitledi.

Virüs Çin’den çıktı.

Çin’de din min devlet tekelinde değil ya, bizimkiler sevindi:

“Allahsız, dinsiz Çin cezasını buldu!”

Fakat virüs, dinsiz Çin ile sınırlı kalmadı.

Müslüman İran’a geldi.

İran’ın Şii mollalarının her konuda bir fikri var, her soruya bir cevapları var ama virüse çare bulamadılar.

Virüsün eli kulağında, Türkiye’ye gelecek;  bakalım bizim her konuda fikri olan, her soruya cevapları, her duruma duaları olan ehlisünnet hocalar virüse çare bulabilecek mi?

Virüs durmaz da Avrupa’ya doğru giderse…

Balkanlar’ın Ortodoks, Orta ve Kuzey Avrupa’nın Katolik, Kuzey Amerika’nın Anglosakson papazları çare bulabilecek mi?

***

Belki de…

Corona virüs çağımızı, çağımızdan birkaç medeniyeti çökertecek, yepyeni, taptaze çağlara, medeniyetlere zemin oluşturacak, kim bilir.

Devrimci insanların yapamadığını, belki de bir virüs yapacak, insanlığı komple yeryüzünden silip yeniden doğması için koşullar yaratacak, kim bilir.

Alevi dedesi tevekkeli, “Dünya yedi kere doldu, boşaldı” dememiş.

Belki de dünyanın sekizinci kez boşalması, bizim çağımıza denk gelecek, kim bilir.

“Devrimciyim” diyen her yüreğin kaldırabileceği bir hayal mi bu?

 

 

 



ARŞİV YAZILAR