Hülya Aslan | TÜRKİYE GERÇEĞİMİZ | Güney Gazetesi Mersin
Hülya Aslan

TÜRKİYE GERÇEĞİMİZ


    Her ne kadar seçim tarihi 2023 Haziran normal sürecinde olarak açıklandıysa da ne zaman olacağı  konusu bende hala gizemini koruyor.

    Sebepler çok açık…Hukuktan, Eğitime her şey girdapta…Karadelik olmuş her bir devlet kurumu ve işleyişi….. neyin nereye ait ve kimin hangi kurumun başında olduğunu bilemediğimiz ve de durumun kanıksanmış olduğu da çok açık olan bir toplum oluşumu var yıllardır..

 Sağlıkçılar neredeyse her hafta G(ö)rev yapıyorlar, basın emekçileri sorgusuz sualsiz mahpuslara tıkılmış, gençler ülkeyi nasıl terk edebilirim arayışlarında….. o dil kursundan bu dil kurslarına para ayırma A1,A2,B1,B2.. gibi seviyeleri yabancı ülkelerin isteklerine göre alabilme derdindeler ( ki pek çoğu üniversite mezunu oldukları halde bu seviyelerde bile dil bilgilerine sahip olamadıkları gerçeği ise  ülkemizin bitmeyen eğitim gailelerinden )

Bunlar da bir yana her kimle konuşursam konuşayım moda söylemle herkesin ağzından “bu ekonomi nereye gidiyor…ülke olarak bittik….rövanşını önce kurucu meclisten sonra da her kurum ve kuruluştan soyarak aldılar…….Hadi bizler bir şekilde okuduk ,meslek sahibi olabildik ve karnımızı öyle ya da böyle doyurabildik/doyurabiliyoruz(?) …peki bu çocuklar ne olacak ?...Onlara karşı sorumluluklarımızı yerine getiremedik ve felaket halde bir ülke bırakıyoruz…. bazıları da bu iyi günlerimiz daha dur. Dibin de dibi var” gibi sorarken yanıtlarını verdikleri cümleler taşıyor.

  Benim ; -“Durum tamda sizin belirttiğiniz gibi”… cümle girişi yapmama fırsat kalmadan devam eden ülke yönetimine dair sorgulamaları ve soluksuz sıkıntılarda nasıl boğulduklarını anlatıyor olmaları karşısında ,artık konuşmamın gereksiz ve ayıp olacağını düşünmeye başlamakla birlikte mimiklerim ile hem üzgün hem de aynı durumda olduğumuzu ifade etme ile yetiniyorum..

  Kısacası pandemi ve sonrası dünyayı vurduğu söylenen ekonomik krizlere kitlenmiş durumda bugünlerde herkes çok haklı olarak…

  İhtiyaçlar prensiplerinin ilki ekonomi ile dönüyor ne de olsa….değil mi?

Geçen yazılarımın birinin konusu olmuştu Dünya Bankası, IMF ve başkaca ekonomik kuruluşların raporlarında ekonomik krizlerin dünya da domino etkisi yaratacağı ve ilk Türkiye’nin topun ağzında olduğu varsayımları…. Ancak bu anlı şanlı kuruluşların beklentileri boşa çıkmiş ve Sri Lanka’nın ilk düşen “taş” olduğunu şaşkınlıkla açıklamak zorunda kalmışlardı.

 Bu kuruluşların tahlillerinin, matematik verilerinin, istatistiklerinin doğruluk payını eleştirebilmekle birlikte bizler her geçen gün daha da ekonomik sıkıntılara girdiğimizi bizzat kısa bir çarşı pazar turundaki verilerle yaşıyor ve de görüyoruz…

    Ama nasıl oluyor da dünya üzerinde çoğu insanın harita da yerini bile bulamayacakları Sri Lanka gibi küçücük bir ülke ekonomik iflasını ve hükümetin devrildiğini açıklayabiliyor halk sokaklarda daha iyi bir yaşam için topluca eylem yapabiliyor da  uzaydan en güzel fotoğrafa sahip olduğu yazılıp çizilen Türkiye’de benim insanlarımın benim memleketimin her bir yeri cayır cayır yanarken ,sel suya karışırken, çalıp çırpmalar, hukuksuzluklar, insani değerler yerle bir olur ve de ekonomik krizin ultrası yaşanırken….  birebir konuştuklarımızın tepkileri dışında tepki yok…diye yıllardır düşünür ve bir birimize sorarız (sorarım)…

    Hatta hatırlarsınız yaklaşık 15 yıl önce Üniversite sınav soruları ardından KPSS soruları çalınmıştı (gerçi çokça çalınmış olduğunu itiraf ettiler daha sonra).

  Durum  o zaman çoğu fetö elindeki medyalar dışında bazı basın ve medyaya yansımıştı… ben de o vakit çok yüksek puanlarla öğrenci alan bir okulda öğretmenlik yapıyordum.

  Ve o zaman şöyle basit bir hesapla dedim ki;

 iki milyon genç bu sınava giriyor aileleri ile topla , çarp (ortalama bir aile 4 kişi olsun) 8 milyon insan yarın sokakları doldurur buna öğretmenlerini ekle etti 10 milyon.. İşte o zaman bunlar bu hukuksuzlarını sürdürüp artık oralarda oturamazlar….ÖSYM başkanıdır, YÖK Başkanıdır, ülke başkanıdır….gel artık bitsin bu hasret dedikleri FETÖ –METÖ….

Öyle ya ana babaların en kıymetli varlıkları olan evlatlarına darbe yapılmış, gelecekleri çalınmış, paraları çarçur olmuştu….

  Sri Lanka da ya da Belçika da ki gibi kahve fiyatları arttığı için sokağa dökülsünler diye beklemiyordum elbette… ama hani dünya da en fazla çocuklarını ölene kadar çocuk görüp koruma ve savunma güdüsü gelişmiş ve çocuklarını en değerli varlıkları olarak gören toplumduk…

  Ancak bir eğitimci  olarak da biliyorum ki , korku ve biat kültürünün hakim olduğu bir eğitim sisteminin yarattığı toplum da çocuklarımıza  yönelik  koruma ve savunma duygularımız içgüdü ötesine geçememiş ve dolayısıyla birey olamamış nesillerin yetişmesini sağlamıştı…

Bugün bunlara sosyal medyanın gücünü, kimlerin elinde olduğunu ekleyince yani sosyal medyanın toplumu yönettiği ülkemizde ….yandaşlardan da yavaş yavaş homurdanmalar/ çatlak sesler çıkmaya başladığından seçim tarihi benim için gizemini koruyor diyorum.

Değilse Eğitim Sistemimizde  değişen bir şey yok…   

 



ARŞİV YAZILAR