Ali Adalıoğlu | Deve Kini..! | Güney Gazetesi Mersin
Ali Adalıoğlu

Deve Kini..!


Deve Kini; hiç sönmeyen, geçmeyen, unutulmayan öç duygusudur.

Aslında hikayesi de vardır.

O deveyle ilgili.

Bizim yazımızın konusu ise insanlardaki deve kini.

Ve de ülkeyi yönetenlerde görülen bir hastalık.

Türkçedeki ‘kin’ kelimesinin aslı Farsçadır.  Arapça’daki yaygın karşılığı ise “hıkd” kelimesidir. Birine karşı düşmanlığını ve hıncını içinde tutmak anlamına gelir. Hıkd kelimesi,  “Bir kimsenin içinde yaşattığı düşmanlık ve nefret duygusu” anlamında da isim olarak kullanılır.

Yüzyıllarca önce Arap Yarımadası’ndaki   yoz-yobaz topluluklarda görülen deve kini, ne yazık ki bugün halen birilerinin ruhunu esir almış durumda.

Onlar, 28 Şubat 1997’nin intikamını alıyor.

Tıpkı geçmişte Deniz, Yusuf ve Hüseyin’ i asanlar gibi.

Çünkü, yok birbirlerinden farkları.

Dindar derken kindar bir nesil yetiştirme çabası içindeler.

Ve de gelinen nokta ortada.

Burayı es geçip 28 Şubat’ı anımsayalım; 28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in başbakan yardımcısı olduğu 28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla "irtica"ya karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli süreç.

 

NEDEN?

 

 6 Ekim 1996'da Ankara Kocatepe Cami'de yapılan ''şeriat isteriz'' yürüyüşü.

Dönemin Başbakanı Erbakan'ın, Başbakanlık Konutunda tarikat liderlerine ve şeyhlere iftar yemeği vermesi. 

Acaba bıraksalar öyle mi devam etseydi?

O zaman 15 Temmuz daha önce mi gelirdi?

Yoksa kalkışmacılar başarıya mı ulaşırdı?

Ucu açık ve yanıtsız sorular.

Bu soruların yanıtını bulmadan postmodern darbeyi yapanların hapse atılmasının altında yatan nedir?

Hepsi bir yana yaşamlarının sonuna hızla yaklaşan emekli askerleri cezaevine atmak nasıl bir duygudur?

Yanıt hazır: Yargının kararı!

Hadi canım sen de!

Sen Cübbeli Amirali neredeyse düğün-dernekle emekli et, 90’ına merdiven dayamış askerleri hapse at!

Kim inanır?

 

Sözün ÖZÜ;

 

Darbenin her türlüsüne karşıyım!

Demokrasi, demokrasi, demokrasi!

Ancak, gerçek demokrasiden söz ediyorum.

Yoksa bireyin iki dudağının arasına sıkışmış demokrasiden değil.

Zaten ona demokrasi denmez.
Bilirsiniz!

Ve de anımsatmak istiyorum.

Din, iman diyerek deve kini tutmak kutsal kitabımızda bile yok.

Kafadan atmıyorum.

İşte Kur’an’da Kin ve Nefret;

“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan bir davranıştır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” (Mâide, 5/8). 

“Onlardan sonra gelenler derler ki; ‘Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz sen çok şefkatli ve çok merhametlisin.” (Haşr, 59/10).

 

Gerisi size kalmış,

Tabi Allah’tan korkuyorsanız!

 



ARŞİV YAZILAR