İlkay Adalıoğlu | SORUN GERÇEKTEN BİZDE | Güney Gazetesi Mersin
İlkay Adalıoğlu

SORUN GERÇEKTEN BİZDE


Suç herkese dağıtıldığında ortada suçlu kalmazmış.

Örnek mi? Buyrun….

İstanbul’a yağmur yağdı, sel bastı. 31 insanımız boğularak can verdi.

Tek Adam çıktı, “Derenin intikamı” dedi.

Zamanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, konuya daha bilimsel yaklaştı: “Sprey gazlar buna neden oluyor. Buzullar eriyor ondan.” açıklamasını yaptı.

Doğalgaz zamlandı. Herkes isyan etti. Topbaş yine başkandı. “Az yakın, iki kazak giyin” önerisini getirdi.

Ankara’yı sel bastı. Parsel parsel satışlarla tarihte yerini alan, o vakitler Ankara’yı yöneten İ.Melih, “Sele uykuda yakalanmayın”  uyarısında bulundu.

Söz konusu başkan, bir ara Ankara’da yoğun susuzluğa karşı da akıl dolu bir çözüm sundu: “Ankaralılar bir süre şehri terk etsin. Tatile falan gitsin”

Balkan Savaşları’ndan kalma hurda vagonları, hızlı tren yaptılar. İlk seferde 41 kişi yaşamını kaybetti. Devlet Demir Yolları’nın başındaki adam, “Her şey Allah’tan”, AKP Milletvekili, “Kem gözlerin nazarı”,  Tek Adam da çıktı, aynı olaya ilişkin, “Bu bölgede 1950’den beri kaza oluyor” dedi.

En güzel cevabı Binali Yıldırım verdi: ”Kardeşim treni ben mi kullanıyorum?”

Nası ama? Harika…

İstanbul’da köprülerde saçma sapan bir tadilat başlattılar, trafik alt üst oldu. 12 saat yolda kalanlar vardı. Karayollları şeysinin başındaki adam, “İmkanı olanlar İstanbul’u terk etsin. Trafik rahatlasın” önerisiyle çığır açtı.

Soma’da 301 madenciyi katlettiler. Tarihin en büyük iş cinayetlerinden biri yaşandı. Şahsım Devleti’nin başındaki zat-ı muhterem, “Ölüm, bu işlerin fıtratında var” dedi.

Kuş gribi çıktı. Tavukları itlaf ettiler. Memleketi keneler bastı. 1. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmeyen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hortladı. O zamanın Sağlık Bakanı, “ Pantolonun paçalarını çorabın içine sokun” önerisiyle hafızalara çakıldı.

Nasıl çözüm? Süper…

Aynı dönemde Antalya Manavgat’ta yangın çıktı. Şehir büyüklüğünde orman kül oldu. Orman şeysinin başına diktikleri herif, “Bu işin iyi tarafı var, ormanlarda kene kalmadı” dedi.

Afrika uçuşlarında tedbir almadılar. Türkiye’ye ebola geldi. Türk Hava Yolları’nın başına getirdikleri tip, “Ebola o kadar korkutucu değil. Sadece bulaşınca öldürüyor” zırvasıyla zihinlere yer etti.

İş kazalarında Türkiye’nin dünya rekoru kırdığı ortaya çıktı.  O zaman ekonomiye bakan adam, “İş kazaları medeniyet göstergesidir” diyebildi.

Nasıl açıklamalar ama? Muhteşem…

Yandaş müteahhittin inşaatında asansör çakıldı. 10 işçi feci şekilde can verdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu idi. “Ölenler, şehit hükmündedir” dedi.

Nükleer Santralin risklerini Tek Adam’a sordular, “Mutfak tüpüyle aynı” cevabını verdi. Başka bir yetkili de “ABD’de araştırma yapmışlar, bekarların ölüm oranı, nükleer santrallerde ölenlerden daha yüksek. Bekarlık, nükleer santralden de tehlikeli” gibi bir zırvaya imza attı.

Şaka gibi değil mi? Ama değil. Gerçek…

Van’da deprem yaşandı.  Erciş yerle bir oldu. İnsanlar toprağın altında bağıra bağıra can verirken yabancı ülkelerden yardım istekleri geldi. Kabul etmediler. O zaman Beşir Atalay adında bir bakan vardı. ( Şu anda ne iş yapar bilmiyorum) Bu adama, “Neden yardımları kabul etmediniz?” sorusunu yönelttiler. “Kendi potansiyelimizi görmek istedik” dedi.

İyi mi?

Bir ara okullarda süt dağıtmaya başladılar. Çocuklar sütten bildiğin zehirlendi. Milli eğitime bakan tip, “Zehirlenme değil, süt hassasiyeti” lafını etti. Aynı olay üzerine Bülent Arınç “Aşırı dozdan”, valinin teki, “Sütten değil psikolojik”, başka biri “Zehirlenmediler, etkilendiler”, diğer bir yetkili ise “Açlıktan mideleri bulanmış.” Dedi.

Yaaa. Skeç değil, hakikat…

Canlı bombaları neden yakalamıyorsunuz” sorusuna zamanın Başbakanı, “Hepsinin isim listesi elimizde. Ama eylem yapmadan nasıl yakalayalım? Türkiye sebepsiz yere insanların tutuklanacağı yer değil” lafını etti.

Kardeşim, canlı bomba, eylem yaptıktan sonra nasıl tutuklanır ya?” diyen olmadı.

Kilis’e roket atıyorlardı. Suriye tarafından gelen bu roketlerden 22 kişi yaşamını kaybetti. Kilis Valisi, “Tabi buraya düşecek. Havada mı kalacak? Yer çekimi denen bir şey var” şeklinde harika bir açıklama yaptı.

Tarikat yurtları yandı. Kız çocukları yanarak öldü. Birine “tüpten”, bir diğer olaya da “kapı sıkışmış” açıklaması getirdiler.

Pirinç zamlandı, “Bulgur yiyin”,  

İşsizlik artıyor, “Artmıyor. İş arandığı dönemlerde artıyor”,

Döviz fırladı, “Faiz lobisi”…

Espri değil, hepsi yaşandı, hepsi söylendi.

Durum ne olursa olsun suçlu hep başkaları, mağdur hep AKP.

O nedenle ben sağlığın başına getirdikleri Fahrettin Koca’ya katılıyorum.

Tabi ki koronada da sorumlu biziz. Suçlu 84 milyon.

Bu konuda haklı kesinlikle.

Bütün bu skandallara imza atan ve yetmezmiş gibi bizimle kafa bulan herifleri,  20 yıldır başımızda tutuyorsak, sorun gerçekten bizde.



ARŞİV YAZILAR