NİCEL VERİLERLE NİTELİĞİ ARAMAK
Nicel veriler her zaman daha etkili ve güven vericidir, insanların olayları okuması üzerinde. Bir takım sayılar, beynimizde kendince karşılaştırmalar yapar bu yolla. Olanı, olmayanı tartar. O nedenle sıradan bir konu anlatımında bile karşılaştırmalı ya da ölçülebilir değerlerin/verilerin sunulması aynı zamanda anlatılan konuyla bağlantı kurmamızı da kolaylaştırır. Bu tip konuşma ve anlatımlar “istatistiklere boğma” olarak küçümser karşılık görür gibi olsa da ülkemizde, gerçek…. Sayılarda ele verir kendini. Denilebilir ki gelişmişliğin bir ifadesi de bu yolla aktarımların olmasıdır.
“Suyun sıcak olması ile suyun sıcaklığı 80 0C dir.” denmesinde ki fark gibi.
Ancak keşke her şey bu kadar basit ifade edilebilse. O vakit “ha sıcak, ha da 80 0C ” kimseye zararı yok der geçer gidersiniz.(Kaldı ki bu sayısal değer de her açıdan önemlidir)
Fakat öyle nicel verilerle karşı karşıya kalırız ki yaşamımızda içeriğinin /niteliğinin de aynı anda farkına varıp sorgulamaları başlatırız beynimizde. Neden? –niçin?- nasıl?..... gibi bilimsel bilgi doğumu öncüleri olan sorulardır ard arda beynimize üşüşenler.
Tıpkı Türkiye de ki üniversitelerin dünya sıralamalarında ki niceliğini ve buna paralel niteliğini sorgulamada olduğu gibi. Çünkü ortada üniversitelerimizin yıldan yıla adeta eriyişinin, geriye itilişinin sayılarla ifade edilmesi değildir yalnızca görülen.
Araştırma ve eğitim özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün, Kurumların özerkliğinin, üniversite kampüslerinin dokunulmazlığının, yayın ve başka bilim insanları ile temas özgürlüğünün işlemiyor olmasıdır doğrusu okunanlar.
Hele ki kurumsal özgürlük ile araştırma özgürlüğünün doğru orantılı olduğu da bilinense. O nedenle demokrasi ile yurttaşların özgürlüğünün olduğu yerlerde akademik özgürlükler boy verir denilir. Böylece Akademik özgürlüklerin olduğu yerlerde bilinmeyeni, merak edileni ve hayal kurulanı araştırır üniversiteli genç beyinler.
Gittikleri ortaokul, lise ve hatta ilkokullardan başlayarak aldıkları eğitim/öğretimin yetersizliğine inanarak bunca paraları, en verimli zamanları harcayarak, aile boyu seferber olduğumuz ve kurslara /derslere taşıdığımız bu genç beyinlerin oysa daha ilk çocukluk yıllarında kırılmıştır merakları, sorgulamaları.
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde kurulan URAP (University Ranking by Academic Performance) Araştırma Laboratuvarı “dünyanın en iyi 3 bin üniversitesi” sıralamasında
401-500 aralığında Çankaya ve Koç üniversitelerini, 501-600 de Hacettepe –Sabancı, 601-800 aralığında Bilkent –Özyeğin ve 801-1000 de de İTÜ’nün yer aldığını seriyor önümüze.
Çocuklarımızın kazanmasını hayal ettiğimiz üniversitelerimizin 2021 de dünya sıralamasında ilk 100,200,300’ler de yer alamaması eğitim sistemimizin tüm bileşenlerinin sonucudur.
Bu nicel veriler, kaynar suyun yakıcılığı kadar gerçek ve acı vericidir.
Atanmışların atadıklarının doldurduğu sözüm ona akademik kadrolarla şaşılası bir sonuç mudur? Her il/ ilçeye bir üniversite uygulayan bu sistemde. Değildir. Fakat yıpratıcıdır. Saygınlık kaybıdır. Güvensizlik aşılamadır. Hem de öyle yüksek orandadır ki bu değer kayıpları anlamamak için üç maymunu oynamak gerekir.
Tıp fakültesi, hukuk, eczacılık, diş hekimliği, siyasal bilimler ya da mühendislik fark etmez bugün tüm bölümlerin üniversiteler arasında ki yerleştirme puanları farkı 200/250 seviyelerine ulaşmış durumda.
Bu niceliksel farkla ÖSYM’nin yayımladığı başvuru kılavuzunda da görüleceği gibi üniversitelerimizin pek çok bölümü bu fark puanlarına eşdeğer puanlarla bölümlerine öğrenci kabul ediyor.
Dolayısıyla aynı bölüme kabul edilen iki öğrenci arasındaki puan farkı açısının genişliği, kabullenir olunamayacağı gibi aynı bölümü okuyan öğrencilerin kendi arasında adaletsizlik duygusunu daha da derinleştirecektir. Çünkü bunca ailenin zamanının, lokmasının hırsızlığı ve emeği yok saymadır. Akademide mutasyon ise her türlü kaçınılmaz boyutlara ulaşacaktır/ulaşmıştır.
Bir yandan üniversitelerimiz dünya ölçeğinde hızla değer kaybederken diğer yandan aynı bölümlerde okuyanlar arasında ki puan farkı artışı, tezatların tezatlığı bu olsa gerek dedirten cinsten.
*Nicel verilerin kuvveti ve kıymeti sözcüklerin kesesini cömertçe kullanmanıza ve olanı olduğu gibi aktarmanıza ve nitelik için çaba harcamanıza yararken,
Olsun … 2023 vizyonumuz da astronotlarımız ve uzaya yolculuğumuz var diyebiliyorsanız artık orada niceliğe de gerek yoktur zaten…
ÖNEMLİDİR: *oynanmamış nicel veriler kastedilmektedir.