Vallahi Almanya bizi kıskanıyormuş. Bu konuda yaptığım tüm hicivleri geri alıyorum. Hatta el arttırıyorum ABD ile Avrupa fesadından deyim yerindeyse çatlıyormuş.

Baksanıza hepsi birer birer ancak müthiş bir hızla sağa yattı. Dahası otoriter rejimlere geçit verdi.

Geçtiğimiz yıl kayıtlara ‘seçim dönemi’ şeklinde geçti. Zira 64+ ülke sandığa gitti. ABD, İngiltere, İtalya, Fransa, Avusturya, Polonya, Rusya, Brezilya, Hindistan son olarak da Almanya geleceğini oyladı.

Başka bir ifadeyle dünya küresel çapta check-up’tan geçti. Aslında kişilerden ziyade rejimler belirlendi. İşin endişe yaratan kısmı ise muhafazakar, otokrat anlayış benimsendi.

Anlaşılan yerküre hızla popülizme yönelirken ülkeler de içe kapanarak kendini koruma altına almaya başladı.

Geçtiğimiz hafta sonu yaşlı kıta için dönüm noktalarından birine imza atıldı. Çünkü aşırı sağın doğum yeri olarak tanımlayabileceğimiz Almanya sandığa gitti. Böylece Avrupa’nın siyasi yol haritası çizildi.

Sonuçlar itibarıyla beklenen oldu. Irkçı politikalarla yürüyen AFD, yüzde 20 ile ana muhalefet koltuğuna oturdu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra faşizm, en büyük galibiyetine imza attı. Bizdeki gibi sosyal demokratlar yenildi. İşin enteresan tarafı Yeşiller’in son birkaç ayda sıçrama yaparak oylarını artırması idi. Her üç seçmenden biri, merkezden koparak aşırı uçlara yöneldi. Evet sağ yükseldi fakat sol da bariyer koydu. Tuhaf olan ise sosyalist bir anlayıştan sağın da sağına sıçrama gerçekleşmesiydi.

Dikkatimi çeken en büyük noktalardan biri Türklerin ırkçı parti AFD’ye oy vermesiydi. İnsanın zavallılığını ortaya koyan sosyolojik bir veri şeklinde tarihe geçti. Sistemle mücadele yerine alt tabaka, birbiriyle savaşmayı tercih etti. İki üç kuşak Alman Türkler, Suriyelileri istemediği için ırkçı yönetime yol verdi.

“Misafir misafiri, ev sahibi ise hiçbirini istemez!” hesabı.

Gurbetçi kardeşlerimize tarihten çarpıcı bir örnek sunmak isterim. Dolayısıyla gerici kesim okumayı sevmez kendi coğrafyasına, kültürüne yabancıdır. Geçmişi bilmediğinden geleceğini de şekillendiremez. Naziler yükseldiğinde Yahudiler de Alman toplumunun parçası idi. Pasaportları, mülkleri, kuşaklardır sahip oldukları işleri vardı. Ancak Nazi anlayışı, en çok onların canını yaktı. Sonuçları malumunuz.

Faşizmin antropoloji üzerinden yürüdüğünü, birileri gurbetçi arkadaşlara anlatmalı. En nihayetinde ‘sarı saçlı, mavi gözlü insan’ kalıbıyla hareket ettiğini belirtmeli.

Almanya seçim sonuçları, önceliğin değerler değil çıkarlar olduğunu ortaya koydu.

Bundan sonra daha az demokrasi, daha az insan hakları, daha az adalet, daha az basın özgürlüğü göreceğiz.

Bundan böyle daha çok stratejik ortaklık, daha çok savunma, daha çok askeri çözümler başlıklı konular dinleyeceğiz.