‘Muhafazakâr, sağ kesimle ittifak yapmazsak iktidar olamayız’ sloganı ile Cumhuriyet Halk Partisi tabanını uzun süre uyutan yöneticilerin hesap vermesi gerekiyor. Bunun böyle olmayacağını, yanlış olduğunu söyleyenlerin ‘Vatan haini’ gibi görülmesine neden olan bir dönem geride kaldı, ancak sağ-muhafazakâr siyasetçiler, park ettikleri CHP garajından karşı garaja geçme gayreti içindeler.
O günlerde de söyledik, şimdi de söylüyoruz; Herkes kendi garajına park etsin. Sol, sosyal demokrat iktidarın varlığına tahammül edemeyenlerle aynı kulvarda yürümemek lazım. Onlar, fırsatını buldukları an, eski garajlarına park ederler, ‘Bizim evimiz burasıymış’ derler, kendilerine haklı gerekçeler yaratırlar. Şu an bunun hazırlığını yapıyorlar.
14-28 Mayıs seçimlerinden sonra CHP’nin siyaset arenasına soktuğu Milletvekillerinin kendi gücüyle seçilmiş tarzı ve tavrına hep birlikte tanık olduk. CHP’nin heybesinden hediye ettiği 39 milletvekili koltuğunun büyük bölümünün AK Parti mahallesine doğru yol aldığını görüyoruz. Siyaseten bile bile lades olmak böyle bir şey.
6’lı masa, istikşafı görüşmeler gibi zaman kaybettiren siyaset tarzı CHP’nin iktidar yürüyüşüne darbedir. Muhafazakâr-sağ siyasetin gölgesinde ‘Utangaç siyaset’ tarzının iktidar yürüyüşünde yeri yoktur.
Sol, sosyal-demokrat siyaset tarzı açık, net ve şeffaftır, halkla iç içe olmaktır, ülkeyi bu hale getiren muhafazakâr sağ kesimi halk nezdinde mahkûm hale getirmektir.
İktidar böyle gelir.
Şimdi, yerelden genele iktidar yürüyüşü var, böyle devam etmek gerekiyor.
Bir kez daha söylüyorum; yerel iktidarlar biraz daha gayret sarf ederek hizmet atağını daha da görünür hale getirmelidir ki, halkta, seçmende, ‘Evet, bunlar başarabilir, ülkeyi yönetebilir’ algısı otursun.
Türkiye genelinde yerel yönetimi başaranlar, elbette ki genel iktidarı da rahatlıkla başarabilir. Ancak, kendi tarzını yaratarak başarmak en doğru olandır. Bu dönem, CHP’nin ve Türkiye’nin en büyük şansı, Sosyalist Enternasyonal ile olan yakınlıktır. CHP Genel Başkanının Genel Başkan Yardımcılığı görevinde olmasıdır. Bu dönemi, süreci Türkiye gerçeğini de göz ardı etmeden yürütmek gerekiyor.