“2020 yılın ilk yarısında 600’ü aşkın doğal afet yaşandı” | Güney Gazetesi Mersin

“2020 yılın ilk yarısında 600’ü aşkın doğal afet yaşandı”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar; “Son on yılda gerçekleşen doğal afetlere baktığımızda, 2020 yılının ilk altı ayında yedi yıllık doğal afetlerden daha fazla afetle karşılaştık” dedi.

“2020 yılın ilk yarısında 600’ü aşkın doğal afet yaşandı”


 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, doğal afetlerin, tarımsal üretimi olumsuz etkilediğini bildirerek, “Küresel iklim değişikliğinin etkisiyle doğal afetler artıyor. Doğal afetlerden en çok zararı çiftçilerimiz görüyor” diye konuştu.

Bayraktar, 2009 yılında 461, 2010 yılında 555, 2011 yılında 324, 2012 yılında 538, 2013 yılında 461, 2014 yılında 500, 2015 yılında 781, 2016 yılında 654, 2017 yılında 598, 2018 yılında 871, 2019 yılında ise 935 doğal afet gerçekleştiğini belirtti.

2020 yılının ilk 6 ayında ise 600’ü aşkın doğal afet yaşandığına dikkati çeken Bayraktar, “Son 10 yılda gerçekleşen doğal afetlere baktığımızda, 2020 yılının ilk 6 ayında, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2017 yıllarında yıl boyu yaşanan doğal afetlerden daha fazla afete maruz kaldık” diye konuştu.

2020 yılının doğal afetler nedeniyle tarımsal üretimde zor bir yıl olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Tarımda üretim üstü açık bir fabrikada gerçekleşiyor. Doğal afetler tarımsal üretime zarar veriyor” diye konuştu.

“Bu yıl üç ayda 61 ilimiz doğal afetlerden etkilendi” diyen Bayraktar zarar gören ürünleri sıraladı.

Başkan Bayraktar ayrıca, seracılığın fazla olduğu Akdeniz Bölgesinde fırtına ve hortumların seraların yıkılmasına ve sera örtülerinin yırtılmasına neden olduğu, seralarda yetiştirilen sebze ve yeni dikimi yapılan fidelerin zarar gördüğünü kaydetti.

 

“ARTAN DOĞAL AFETLER, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YAŞANDIĞININ BİR GÖSTERGESİDİR”

Bayraktar, son yıllarda artan doğal afetlerin, ülkemizde iklim değişikliği yaşandığının bir göstergesi olduğunu belirtti.

Tarımın iklim değişikliğinden önemli oranda etkilendiğini ifade eden Bayraktar, “Sektör gıda ve giyim temininin yanı sıra, bağlı sanayilere hammadde sağlayan, hammadde alan, istihdam yaratan ve dış ticaret fazlası veren bir sektördür. Bu nedenle iklim değişikliği tarımı sosyo-ekonomik açıdan etkilemektedir. Üretim miktar ve kalitesindeki azalma ürün fiyatlarının artmasına, tüketicilerin daha fazla fiyat ödemesine, ithalatın artmasına ve ihracatın azalmasına neden olabilmektedir” diye konuştu.

 

“DOĞAL AFETLERDEN EN ÇOK ÜRETİCİLER ZARAR GÖRÜYOR”

Doğal afetlerden en çok zarar gören kesimin üreticiler olduğunu vurgulayan Bayraktar, yaşanan doğal afetlerin sigorta yaptırmanın önemini bir kez daha gösterdiğine dikkati çekti. Tarımda sigortalılık oranının Çiftçi Kayıt Sistemi kaydı olan üreticilerde yüzde 20’de kaldığını belirten Bayraktar şöyle devam etti:

“Tarım sigortasında istenilen düzeyde artışın sağlanamamasının nedenleri arasında, yüksek prim tutarları gelmektedir. Ürünlerini sigorta yaptırmak isteyen üreticilerin prim bedelleri devlet tarafından destekleniyor olsa da, prim tutarları halen oldukça yüksektir. Üreticiler bu fiyatlarla sigorta yaptırmakta zorlanmaktadır. Tarım sigortasında prim tutarları düşürülmeli veya devlet desteği artırılmalıdır. Ülkemizde sıkça yaşanan doğal afetler nedeniyle ürünlerde risklerin tamamı teminat kapsamına alınmalı ve tarım sigortası zorunlu olmalıdır.”

 

YAPILMASI GEREKENLER

Doğal afetlerin önüne geçebilmek için iklim değişikliği ile mücadelenin bir zorunluluk olduğunu belirten Bayraktar yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Tüm ülkeler iklim değişikliği ile mücadeleye odaklanmalıdır.

Emisyonların azaltılmasına yönelik politikalar ve çabalar etkili olsa dahi, az da olsa iklim değişikliği kaçınılmazdır. Bu nedenle iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak stratejiler geliştirilmelidir.

İklim değişikliği ve doğal afetlerin, ürünlerin verim ve kalitelerine olumsuz etkileri göz önüne alınarak önlem alınmalıdır. Tarımla ilgili tüm kesimlerin iklim değişikliği konusunda bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.

İklim değişikliği ve doğal afetlerin etkisini azaltmada, erozyon kontrolü, sulama için baraj yapımı, doğru gübre kullanımı, yeni ürünlerin ortaya çıkarılması, toprak verimliliğinin iyileştirilmesi, ekim ve hasat zamanlarında değişiklik yapılması, kuraklığa dayanıklı ürünlerin geliştirilmesi, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi gibi çalışmalar yapılmalıdır. Toprağın ve suyun yönetimine, korunmasına yönelik eğitim programları düzenlenmelidir.

İklim değişikliğinin yavaşlatılmasında önemli faktörlerden birisi yutak alanlardır. Türkiye için en fazla yutağa fırsat veren kaynaklar sırasıyla ormanlar, tarım alanları ve meralardır. Bu alanlar korunmalı, amaçları dışında kullanılmamalıdır.” (Haber Merkezi)