ESRA ŞASİ YAĞMUR
Koronavirüsü sebebiyle oluşabilecek psikolojik problemlerin başında krizin ne kadar süreceği, olası sonuçları, geçimini sağlayamama, ölüm riski gibi nedenlerle genel kaygı sendromunun geleceğini kaydeden Elbeyoğlu, Koronaya karşı fobi geliştiren kişiler için Koronafobi şeklinde bir terimin bulunduğunu söyledi.
Elbeyoğlu, “Eğer kişiler insanlarla temas etmekten aşırı düzeyde kaçınma davranışı göstermeye, evin içinde bile maske ve eldivenle dolaşmaya ve karşılaştıkları her insanın kendilerine virüs bulaştıracağını düşünmeye başlamışlarsa Koronafobi ortaya çıkmış demektir” dedi.
‘HİJYEN ÖNLEMLERİ, TAKINTILARI TETİKLEYEBİLİR’
Korona virüsünden korunmak için televizyondaki açık oturumlardan sosyal medya paylaşımlarına kadar her mecrada eldiven ve maske takmamız, ellerimizi sık sık yıkamamız, cep telefonumuzu veya kullandığımız eşyaları, dokunduğumuz yerleri alkol veya dezenfektanla temizlememiz ve insanlarla temas etmekten kaçınmamız gibi önerilerin sunulduğunu ifade eden Elbeyoğlu, şunları söyledi:
“Bu gerçekten de etkili hijyen önlemleri, toplumda takıntı veya temizlik hastalığı diye bilinen obsesif kompulsif bozukluğunu tetikleme tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Obsesif kompulsif bozukluk temelde anksiyete duygularından kaynaklanan bir bozukluk olarak kendini gösterir ve en önemli belirtilerinden birisi de hastalık derecesinde temizlik yapma ve etrafını kontrol etme dürtüsüdür ki bizim hastalık belirtisi olarak kabul ettiğimiz bu sendromlar Korona salgınıyla birlikte neredeyse bir norm haline gelmiş durumda.”
Şu an insanların ellerini günde 30 kez sabunla yıkadığını, eşyalarını sürekli dezenfekte ettiğini, diğer insanlarla iletişim kurmaktan çekindiğini, maskesiz olduğunda kaygılandığını kaydeden Elbeyoğlu, “Şu an için yaşamsal ve elzem görülen bu tür tavırlar ilerde kaçıngan kişilik bozukluğuna benzer bir tablonun ortaya çıkmasına neden olabilir” dedi.
‘FELAKET SENARYOLARI DİNLEMEK KRİZLE BAŞ ETME GÜCÜMÜZÜ AZALTIR’
Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Korona salgını dünyanın her bölgesinde herkesi etkiliyor. Dolayısıyla şu an için kaçınılmaz bir şekilde hayatlarımıza girmiş durumda. Ama günün her saati televizyon veya diğer sosyal medya araçları üzerinden gelen felaket senaryolarını dinlemek ve ölüm istatistikleri üzerinde yoğunlaşmak ancak krizle baş etme gücümüzü azaltır ve bizi hastalığa ve depresyona daha açık hale getirir. Eğer haberleri dikkatle dinlersek ölenlerden daha fazla sayıda insanın iyileştiğini ve son derece temel, basit temizlik önlemleriyle virüsün kendimize bulaşmasını önleyebileceğimizi de biliyoruz. Dolayısıyla Korona virüsüne karşı nasıl bir tutum takınacağımız bu krizle etkili bir şekilde baş edip edemeyeceğimizi belirleyecektir.”