Sağlık Bakanlığı yetkililerinin, meslek odalarının, sağlık işkolunda örgütlü sendikaların koronavirüs salgını üzerine yaptıkları bütün açıklamalarda yaşlıları ve kronik hastalık taşıyıcılarının bu salgında en fazla risk altında olduğu ısrarla belirtildiğini ifade eden Alaybeyoğlu “Önlem olarak da evden çıkılmaması, kalabalıklardan ve sosyal yaşamdan uzaklaşılması önerilmektedir. Ancak bütün bu açıklamalar da eksik olan kısım, risk grubunu oluşturanların büyük ölçüde emekli olduğunu, zaten yetersiz ve açlık sınırının bile altında olan gelirleri ile bu salgınla ve zararlarıyla başetmelerinin mümkün olmadığını belirtmemeleridir” şeklinde konuştu.
Alaybeyoğlu, sendikalarının koronavirüs salgını için siyasi iktidardan taleplerini şöyle sıraladı.
-Sağlıkta özelleştirme uygulamalarından bir an önce vazgeçilmeli, koruyucu hekimlik tekrardan bütün kurumlarıyla oluşturulmalıdır.
-Özel hastaneler kamu denetimine alınmalıdır.
-Salgının etkilediği, alanlar, mekanlar, semtler ve şehirler ile hastanelerde kaç kişinin teşhis konularak tedavi edildiği ve hangi hastanelerde olduğu açıklanmalıdır.
-Emekli, yaşlı ve kronik hastalar için gerek teşhis gerekse de tedavi sürecinde katkı payı alınmamalıdır. Aynı şekilde ilaç katkı payı alınmasından da bir an önce vazgeçilmelidir.
-Salgın süresince emeklilerin elektrik, su ve ısınma giderleri merkezi yönetim ya da yerel yönetimlerce karşılanmalıdır.
-Evden çıkmaması önerilen yaşlı ve emeklilerin sağlıklı beslenebilmelerinin yolları bulunmalı, gerek, sağlık bakanlığı birimleri gerekse de yerel yönetimler aracılığıyla sağlıklı bir şekilde gıda yardımı yapılmalıdır. Bu gıda destek ve yardımları emeklilerin ve yaşlıların evlerine teslim şeklinde olmalıdır.
-Toplu taşıma araçlarının salgın için taşıdığı olumsuzluk açıktır. Bu nedenle emekli ve yaşlıların ulaşım ihtiyacı kamu kurumları, ilgili birimler ve yerel yönetimler tarafından steril araçlarla kişiye özel sağlanmalıdır.
-Emekli maaşının yetersizliği nedeniyle ikinci bir işte çalışmakta olan emekliler salgın süresince ücretli izinli sayılmalı ve maaşları devlet tarafından ödenmelidir.
-Ülkemizde yaklaşık 8 milyon emeklinin maaşı 2 bin liranın altındadır. Bu gerçek ortadayken en düşük emekli maaşının 1500 TL olmasının sorunu çözücü bir önemi yoktur. Bu artışla beraber her emekliye “sağlık desteği” olarak salgın tedbirlerinin devam ettiği sürece aylık 2000 TL destek ödenmelidir.
-Emekli ve yaşlıların kamu ya da özel arımı yapılmaksızın salgın süresince sağlık hizmetlerine erişimi merkezi idare ve yerel yönetimler tarafından sağlanmalı ve sağlık hizmetleri için hiçbir şekilde katkı payı alınmamalıdır.
-Bütün ATM ler ortaklaştırılmalı, bunun için herhangi bir ücret ödenmemelidir.
-Emekli ve yaşlıların ihtiyacı kolonya değil, insanca yaşam koşullarının devlet tarafından sağlanmasıdır. Bu konuda siyasi iktidarın adım atması gerekmektedir.
-Bütün bunlar için gerekli olan bütçe ek bir bütçe olarak oluşturmalı ve bu ek bütçe için işsizlik fonu kullanılmalıdır.
-Bu süreç sonunda kimsenin işten çıkarılmayacağı ve gelir kaybına uğramayacağı yetkililerce açıklanmalıdır.
Ülkemizde bugüne kadar birikmiş ne kadar maddi manevi değer varsa altında emeklilerin alınteri, emeği ve gayreti bulunmaktadır. Bütçe şartları öne sürülerek emekli ve yaşlılar ölüme, bakımsızlığa ve sağlıksız bir yaşama terk edilemez. Sorun tercih sorunudur. Beklentimiz ve isteğimiz desteklerin sermaye sahipleri için değil, emekliler ve yaşlılar için kullanılmasıdır. (Haber Merkezi)