Delegelere çağrım; “Sessiz kalma, özgür kal” | Güney Gazetesi Mersin

Delegelere çağrım; “Sessiz kalma, özgür kal”

CHP Genel Başkan Aday Adayı Aytuğ Atıcı’ya, neden aday olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun adayı olup olmadığını sorduk. “Sessiz kalma, özgür kal. Demokrasi özgür kılar.” sloganıyla yola çıktığını dile getiren Atıcı, “Genel başkana vurmadığım için insanlar beni genel başkanın adayı gibi algılamak istemişler. Bugüne kadar alışagelmiş yöntemlerin dışına çıktığımı gördüler. Bir yere aday olunuyor ise karşındaki adayı ezeceksin kardeşim. Onu bombalayacaksın. Çünkü buna alışmışlar. Aytuğ Atıcı CHP’nin içerisinde bir tek insanla kavga anlamında mücadele etmemiştir. Çünkü Aytuğ Atıcı’nın rakibi AKP zihniyetidir.” dedi. CHP’nin bir çalışma modeli olmadığının da altını çizen Atıcı, iktidara giden yolun doğru çalışma modelinden geçtiğine işaret etti.

Delegelere çağrım; “Sessiz kalma, özgür kal”


Yasemin TOKLUCU / ÖZEL HABER CHP Genel Başkan Aday Adayı Aytuğ Atıcı, adaylığı hakkında gazetemize konuştu. CHP içerisinde değişimin şart olduğunu vurgulayan Atıcı, “Ama bu değişimi Genel Başkan, MYK gibi algılamak büyük hatadır. Sadece genel başkan değişikliği değil benim istediğim. Tabanın istediği. Bir sistem değişikliği istiyoruz. Ben Genel Başkan olursam sistem değişikliği yapmazsam gerçekten hiçbir iş yapamam.” şeklinde konuştu. “HİÇBİR TEZGAHIN İÇERİSİNDE OLMADIM” Atıcı, Kendisini tanımayanlar çeşitli iddialarda bulunabileceğini belirterek, 10 yıldır onuruyla siyaset yaptığını, siyasetteki duruşunun onurlu, şerefli, haysiyetli, dik bir duruş olduğunu söyledi. Önce Türkiye’den, sonra partisinden, sonra, kendinden yana olduğunu ifade eden Atıcı, “Aytuğ Atıcı, ülkesinin, partisinin arkasına her zaman kendisini koymuştur. Hiçbir tezgahın içinde olmamıştır. Olmayacaktır.” dedi. Milletvekilliğini kendi rızası ile bıraktığını dile getiren Atıcı, “Görevimi tamamladım ve başvurmadım. Milletvekilliği adaylığına bir daha başvurmayacağımı da söyledim. Büyükşehir Belediye Başkanlığına başvurdum. Aday adayı oldum. Buradaki amacım Mersin’i yeniden CHP’ye kazandırmaktı. Ben aday yapılmadım ama arkadaşım aday yapıldı. Çok şükür partim kazandı. Ben aday yapılmadıktan, CHP kazandıktan sonra Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına bir daha başvurmayacağımı açıkladım. Benim derdim pazarlık yapayım, oradan şu, buradan bu hiç olmadı. Derdim koltuk olmadı.” diye konuştu. “AYTUĞ ATICI 14 AYDIR İŞSİZ MİDİR?” Prof. Unvanının bulunduğunu, üniversitede kadrosunun hazır olduğunu dile getiren Atıcı, şöyle devam etti: “Kanun gereği rektörden bağımsız olarak ben üniversiteye dönmek istediğimde hiçbir kadro şartı aranmaksızın üniversite yönetimi beni sevsin sevmesin dönebilirim. Hadi ben vazgeçtim oradan üniversiteye gitmek istemiyorum. Sizce Aytuğ Atıcı bugün bir özel hastaneye girmek istese herhangi birisine ‘çalışmak istiyorum’ dese hangisi ‘hayır’ der. Yada bu 14 ay içerisinde Özel hastanelerden gelen teklifleri neden reddetmiştir? Aytuğ Atıcı 14 aydır işsiz midir? İşsiz, güçsüz, aylak mı geziyor? Yoksa 14 aydır buna mı çalışıyor?.” “TEDAVİ REÇETESİNİ HAZIRLADIM” Büyükşehir Belediye Başkanı olmadığı netleştikten sonra hizmet yönünü, mevziisini genel başkanlığa çevirdiğini vurgulayan Atıcı, şunları kaydetti: “Çünkü partimi daha iyi yönetebileceğimi biliyordum. Çünkü parti okulu görevim dolayısıyla Türkiye’de defalarca gezmediğim bir ülke kalmadı. Bunları yaptım ve sürekli nabız tuttum. Bir hekim gözüyle gezdim, tahlil yaptım, teşhis koydum, tedavi reçetesini hazırladım. Şimdi uygulamak istiyorum. Hatta daha da ileri gidip bir daha CHP’de rahatsızlık sorun olmasın diye ne yapmak gerekiyorsa onu da yazdım. 14 aydır benim üzerinde çalıştığım bir projedir bu. Zaten manifestomu okuyan insanlar benim, sadece Kemal Bey insin ben oturayım demediğimi görürler. Orada yazdıklarımın ne kadar derin olduğunu anlarlar. Önce CHP’de demokrasi seviyesini yükseltmek. Bu yetmez iktidara gitmek için. Sonra iktidara gitmek için…” Yüzde 5 delege oyunun aday olmak için yeterli olduğunu ifade eden Atıcı, “Bu konuda bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Çünkü arayıp da direkt ‘benim imzamı alabilirsiniz’ diyen hiç tanımadığım adını bilmediğim delegeler var. Bu nedenle bir sorun olacak gibi görünmüyor. CHP’de aday olmak eskisi kadar zor değil. Eskiden yüzde 10’du. Divanın önüne çıkıp divanın gözünün içine baka baka imza veriliyordu. Bunlar hep riskti. Fişlemeydi. Şimdi yüzde 5’e düştü ve daha demokratik bir ortam yaratıldı eskiye göre. Ben o yüzden aday olacak insanların çok fazla zorlanacağını düşünmüyorum. Mevcut Genel Başkanın da aday olması durumunda imza sorunu olmayacağını görüyoruz. Bütün bunları bir araya koyduğumuzda ne yapılacağı önemli. Neden ben CHP genel başkanı olmak istiyorum. Onu anlattım manifestoda…” şeklinde konuştu. “ALIŞILAGELMİŞ YÖNTEMLERİN DIŞINA ÇIKTIM” “Sessiz kalma, özgür kal. Demokrasi özgür kılar.” sloganıyla yola çıktığını belirten Atıcı, “Bazı insanlar ‘Aytuğ Atıcı Genel Merkezinin adayıdır. Demokrasi görünümü vermeye çalışıyor’ şeklinde konuşuyor. Neden böyle söylediler diye kendi içimde tartışıyorum. Ben genel başkana vurmadığım için insanlar beni genel başkanın adayı gibi algılamak istemişler. Bugüne kadar alışagelmiş yöntemlerin dışına çıktığımı gördüler. Bir yere aday olunuyor ise karşındaki adayı ezeceksin kardeşim. Onu bombalayacaksın. Çünkü buna alışmışlar. Aytuğ Atıcı milletvekili olduğu 7 yıl içerisinde bir kişiyle kavga etmemiştir. CHP’nin içerisinde bir tek insanla kavga anlamında mücadele etmemiştir. Hayatı boyunca hiçbir CHP’li ile polemiğe girmemiştir. Ne genel merkez, ne Muharrem İnce hakkında, ne adaylar, ne ildeki il başkan adayları ne ilçedeki ilçe başkan adayları hakkında kötü bir söz söylememiştir. Çünkü Aytuğ Atıcı’nın rakibi AKP zihniyettir.” dedi. “GÜCÜMÜ AKP ZİHNİYETİNE SAKLIYORUM” AKP zihniyeti ile mücadele etmek isteyen bir yapısının olduğunu, gücünü oraya sakladığının altını çizen Atıcı, “İktidar olduktan sonra Aytuğ Atıcı’nın rakibi bu ülkeyi yönetirken İngilizler, Fransızlar, ABD’liler, Ruslar, diğer Arap ülkelerinin hepsidir. Çünkü ben onlarla mücadele edeceğim. Oturup CHP’lilerle mücadele edecek halim var mı? Şimdi anladım ki ben Genel Başkana vurmadığım için Genel Başkanın yanlışlarını ve eksikliklerini ki vardır. Var olduğunu da biliyoruz. Bunları yüksek sesle diğer adaylar gibi haykırmadığım için genel merkezin adayı olarak gördüler. Halbuki manifestomu okusa orada sesin değil sözün yükseldiğini görürler. O yüzden ‘sessiz kalma, özgür kal’ın anlamı bağır, çağır, küfret sessiz kalma değil. Tam tersi. Sözünü yükselt. Bunun ispatı ise manifestoda.” diye konuştu. CHP’nin bugünkü sistemine göre, yöneticinin, il başkanının, ilçe başkanının, genel başkanın hangi durumda başarısız olduğunun tüzükte adının olmadığını vurgulayan Atıcı, bir insanın başarılı olup olmadığının anlaşılabilmesi için kriterinin konulması gerektiğini kaydetti. Atıcı, ilçe başkanı kendi ilçesinde ittifak dışında aldığı oylardan bir milim bile geri düşerse istifa etmesi gerektiğini savunarak bunların il başkanı ve aynı şekilde genel başkan içinde geçerli olması gerektiğini söyledi. “YILLARDIR AYNI ŞEYLERİ YAPIP FARKLI SONUÇLAR BEKLEMEK AKILLI İNSANLARIN İŞİ DEĞİL” Seçimlerin kaybedilmesi, milletvekili sayılarının düşmesine rağmen yöneticinin istifa etmediğini hatırlatan Atıcı, “Bundan daha büyük bir eleştiri olur mu Allah aşkına. Demişiz ki 70 yıldır tek başına iktidar değiliz. 70 yıl. Arkadaş 70 yıldır aynı şeyleri yapıp, farklı sonuç beklemek akıllı insanlarının işi değildir. Sen 70 yıldır esnaf gezisi yapıyorsun, 70 yıldır afiş asıyorsun kadın kolları broşür dağıtıyor. Aldığın yüzde 25. Demek ki başka bir şey yapman gerekiyor.” şeklinde konuştu. “ÖRGÜTLENME MODELİNİ EN DİBE İNDİRECEĞİM” Öbek öbek sokakları örgütleyeceğini, örgütlendirme modelini en dibe indireceğini ifade eden Atıcı, şunları kaydetti: “CHP’nin bir çalışma modeli yok. Bir çalışma modeli kurgulanamamış. Ben vurmuyorum. Diyorum ki bu partide bir çalışma standardı yok. Yönetebilinen, ölçülebilinen, takip edilebilinen, organize edilmiş ve iktidara yönelik bir çalışma modeli yok. Türkiye’de ilçe başkanlarına bir bakın. Kaç tanesinin acaba iktidara yönelik bir projesi var. Çok az. Giysi, yemek dağıtmak bir proje değil. Miting yapmak, 23 Nisan’da, 19 Mayıs’ta yürüyüş tertip etmek güzel ama iktidar amacına uygun değil. Seçilen yerel yöneticilerimizde bu hatayı yapıyor maalesef. Ama onları suçlayamayız. Genel Merkez onların önüne bir çalışma prensibi koymuyor ki. CHP içerisinde değişim şarttır. Ama bu değişimi Genel başkan, MYK gibi algılamak büyük hatadır. Sadece genel başkan değişikliği değil benim istediğim. Tabanın istediği. Bir sistem değişikliği istiyoruz. Ben Genel Başkan olursam sistem değişikliği yapmazsam gerçekten hiçbir iş yapamam. Sistem değişmesi tek başına yeterli değil. Bu beni iktidara götürmez. Örgütlenme sistemini de değiştirmem lazım. Adım adım milim milim ilerlemek lazım. Ne zaman ne yapılacak, hangi adım ne zaman atılacak projelendirilmesi lazım.” “TARİH BENİ YAZMASIN, BEN PARTİMİ İKTİRA TAŞIYAYIM” Genel başkan koltuğuna tarih kendisini yazsın diye oturmayacağını dile getiren Atıcı, “Ben partimi nasıl iktidara taşırım. İktidara taşıdıktan sonra ülkemi nasıl yönetirim yazdım. Bütün bunları bu ciddiyette yazan bir adamın genel merkez adayı olarak eleştirilmesi doğru değil. Benim manifestom baştan sona eleştiri. Ama ne yapmıyorum. Küfür etmiyorum. Genel Başkan şöyle böyle demiyorum. Demeyeceğim de.” diye konuştu. “KILIÇDAROĞLU’NDAN OY İSTEDİM” Aday olmadan önce Kılıçdaroğlu ile görüştüğü bilgisini de veren Atıcı, “Parti Okulu’nda Parti İçi Eğitimden Sorumlu Danışmandım. Ondan istifa ettim. İstifa dilekçemde gerekçe olarak genel başkan adaylığını düşündüğümü yazdım. Sonra bu dilekçeyi size veriyorum ben adaylığımı ilan ediyorum sizin önünüzde şu dakikadan itibaren sizin rakibinizinim ilk imzayı ve oyu sizden istiyorum. Bunun ciddiyetle bağlaşmayan bir tarafı olabilir mi? Hatta genel Başkanımıza espri bile yaptım. Ben bunca yıldır sizlere oy veriyorum bir kerede siz bana imza verin dedim. Birlikte güldük.” şeklinde konuştu. Adaylık öncesi, genel başkan ile konuştuğunu hatırlatan Atıcı, şunları kaydetti: “Ardından adaylıkta ismi geçen insanlarla görüştüm. Daha önceden de görüşüyordum. Ama açıklama öncesinde onlarla görüştüm. Adım adım her şeyi anlattım. Herkesi bu manifesto çerçevesinde birlikte çalışmaya davet ettim. Sonra Mersin İl başkanımıza gittim. Açıklama yapacağımı ve il binasında yapmak istediğimi duyurdum. Ben bu açıklamayı Ankara’da yapabilirdim. Ya da gidip bir otelde yapabilirdim. Ben siyaseten Mersin’de doğdum. Ben Adana’da doğdum ama benim tercihim değildir. Ben siyaseten Mersin’de doğmayı tercih ettim ve siyaseten Mersin’de doğup büyüdüm. Bu yüzden siyaseten Mersinliyim. Bu nedenle bu açıklamayı Mersin’de yapmam gerekiyor. Çünkü tarihimizde Mersin’den CHP Genel Başkan Adaylığına başvuran kimse yok. İlk benim. Bu Mersin için bir gurur kaynağıdır aslında. İl yönetimini ve kurultay delegelerini aradım. Toplantı yapmak istediğimi söyledim. Toplantımızı yaptık. Büyükşehir Belediye Başkanımızı ziyaret ettim. Merkez ilçe başkanlarımızı aradım ziyaret ettim. Ben görevimi yaptım. Ben her türlü sıkıntıyı bir kenara bırakıp, yeni bir sayfa açtım. Parti adabına, Mersin’in kadim güzelliklerine uygun bir şekilde yola çıktığımı düşünüyorum.”