“Göçmenlik her yerde zor” | Güney Gazetesi Mersin

“Göçmenlik her yerde zor”

Maya Derneği’nin düzenlediği Göç(men) Hikâyeleri söyleşisine konuk olan Suriyeli göçmen Fatma Seikh Abdi, Afrin’den Halep’e, Halep’ten Erbil’e, Erbil’den İstanbul’a ve Mersin’e uzanan göç hikâyesini anlattı.

“Göçmenlik her yerde zor”


ESRA ŞASİ YAĞMUR

 

Maya Derneği’nin düzenlediği Göç(men) Hikâyeleri söyleşisinin ikinci konuğu Suriyeli göçmen Fatma Seikh Abdi oldu.

Kültürhane’de düzenlenen söyleşi öncesinde etkinlikle ilgili bilgi veren Maya Derneği Başkanı Volkan Gültekin, “Yeni hemşehrilerimizi tanımaya, onlara daha fazla dokunmaya, göçmen hikâyelerini dinleyerek, onları anlamaya çalışıyoruz” dedi.

Fatma Seikh Abdi de, “Bu olanağı verdikleri için Maya Derneği’ne ve Kültürhane’ye teşekkür ediyorum” diyerek sözlerine başladı.

Suriye’deki hayatı ve göç süreci hakkında bilgi veren Fatma Seikh Abdi, “Afrinliyim. Soyadım babamın dedesinin adıdır. O Fransızlara karşı savaşan devrimcilerden biriydi. O kişinin torunu olduğum için gurur duyuyorum.  9 yaşıma kadar Midanki köyünde yaşadım. Babam öğretmendi. Kürtlere eğitim vermek yasaklanınca 1990’da Halep’e gitmek zorunda kaldık. Liseden 2000 yılında mezun oldum. Büyükşehir olduğu için Halep’te Arap toplumuyla uyum sağlamamız da zor oldu” dedi.

Güzel sanatlar eğitimi için Irak’ın Erbil şehrine yerleştiğini ve uzun süre orada kaldığını anlatan Fatma Seikh Abdi, Suriye’de 2011 yılında başlayan olayların Erbil’deki Suriyeli Kürtlerin de huzursuz ettiğini, politik bir ailesi olan eşinin yurtdışına çıkmak zorunda kalması üzerine kendisinin de eşiyle birlikte Erbil’i terk ettiğini anlattı.

 

“İŞSİZLİĞİ DE YAŞADIM, EKONOMİK KRİZ NEDENİYLE İŞYERİ KAPATMAYI DA”

Fatma Seikh Abdi, Sığınması öyküsüne şöyle devam etti: “İlk ben Ankara’ya geldim. Sonra eşim de geldi. 3 ay sonra İstanbul’a gittik. Aralık 2012’de Mersin’e geldik. Bizim hayatımızı en çok Türkçe bilmemek zorluyordu. İlk zamanlar sadece merhaba ve nasılsın demeyi biliyorduk. Mersin’e geldikten sonra Türkçemi geliştirmeye başladım.  İşe başlamamız gerekiyor diye düşünmüştük. İlk başlarda iş olanakları çok azdı. İş bulmak kolay değildi. Bazı dernekler çocuklar için faaliyet yürütüyordu. Onlara katılıyordum. Ücretsiz olarak çocukların yüzüne resim yapıyorduk. Sonra eşimle birlikte çiçekçi dükkanı açmaya karar verdik. Bizde var olan altınları satıp öyle başladık. Her şeyi nizami olarak yaptık. Vergi kaydımızı, oda kaydımızı yaptık. Mezitli’de 3 yıl boyunca başarılı bir iş yaptık. Ancak doların yükselmesi Türkleri etkilediği gibi bizleri de etkiledi. Satın aldığım malların fiyatı neredeyse 3 katına çıktı. Zararım büyük olacaktı. O nedenle kapatmayı tercih ettim. Dükkanı kapatırken bir derneğin tercüman aradığını duydum. Yuva Derneği’nde 3 ay boyunca tercümanlık yaptım.  Proje bitince işsiz kaldım. Daha sonra başka bir vakıfta tercümanlık yaptım.

 

‘Suriyeli olduğumu öğrenince alışveriş yapmıyorlardı’

Mersin’in küçük bir şehir olması ve doğduğu topraklar olan Afrin’e benzemesi nedeniyle buraya yerleşmek istediğini anlatan Abdi şunları söyledi: “Ankara’da çok kalmadım. İstanbul’da çok problem yaşamadık. Çünkü büyük bir şehir, çok yabancı var. Mersin ise küçük bir şehir ve çok mülteci var. O nedenle belki yeter diyorlardır. Dükkan açtığımda kimi gelip alışverişini yapıyordu. Kimi de geliyordu, Suriyeli olduğumu öğrenince bırakıp gidiyordu. Göçmenlik normalde çok zor. Her yerde çok zor. Türkiye’ye geldiğimde Avrupa’ya gitme olanağım da vardı. Ama biz reddettik. Çünkü Suriye’ye döneriz diye umudumuz vardı. Ben bir defa değil iki defa göçü yaşadım. İlki savaştan dolayı değildi. Ailem hala Suriye’de o savaşı yaşıyor. Ben burada o savaşı psikolojik olarak yaşıyorum. Bazen ben de onlarla orada olsam daha iyi olurdu belki diyorum. Dış göç daha zor. Kendi ülkendeki iç göç daha rahat olurdu. Halep de benim ülkemde. Dış göçte sen bir yabancısın. İnsanlar önyargılı olarak bakıyor. Ben göç etmeden önce göçü hiç düşünmemiştim. Halep’in dışına çıkamam diyordum. Babam komünist partiliydi. Eşimin ailesi de siyasetle ilgiliydi. Ama ben kişi olarak herhangi bir siyasi partiye kendimi ait hissetmiyorum. Hatta tam tersi benim hayatım siyasi nedenlerle altüst oldu. O nedenle siyasetle ilgilenmek istemiyorum.”