Yeni Yol Grubu olarak konu ile ilgili araştırma önergesi de verdiklerini ancak AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildiğini belirten Ekmen, “Özellikle son beş yıldır yapay bir şekilde üretilmiş beka ve güvenlik söylemlerine odaklanırken gerçek beka sorunlarımızı gözden kaçırıyoruz. Bu sorunların başında, gençlerimizin ve çocuklarımızın eğitim kalitesi geliyor. Üstelik tüm zorluklara rağmen kaliteli bir eğitim alabilmiş gençlerimiz bile artık ülkemizde istihdam edilemiyor. Fransız gazetesi Le Monde’un yayımladığı araştırmalardan bazı veriler oldukça önemli. 18-24 yaş aralığındaki gençlerin üçte biri ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor; geceleri internette vakit geçiriyor, gündüzleri uyuyorlar. En küçük bir sorun yaşandığında ise aileleriyle ciddi çatışmalar yaşıyorlar. Türkiye’deki genç kadınların %42’si ise artık tamamen kariyer fırsatlarının dışında kalmış durumda. Üniversite mezunlarının istihdamına baktığımızda, Avrupa’daki 33 ülke arasında son sıradayız. Bunun nedeni, gençlerimizi ortaokul ve lise döneminde mesleki eğitime uygun şekilde yönlendirmememiz ve üniversiteden mezun olduklarında da aldıkları eğitime uygun iş alanları yaratamamamız. Sonuç olarak, imkânı olan gençler ülkeyi terk ediyor; geride kalanlar ise üç harfli marketlerde kasiyerlik, kuryelik ya da tezgahtarlık yapmak zorunda kalıyor” dedi.
“EĞİTİM BÜTÇESİNİN PAYI YÜZDE 12,9’DAN YÜZDE 10’A DÜŞTÜ”
Eğitim harcamalarına ilişkin verileri de paylaşan Ekmen, “AK Parti, uzun yıllar eğitim harcamalarının bütçedeki payının artmasıyla övünüyordu. Gerçekten de bir dönem eğitime ciddi yatırımlar yapıldı. Ancak bu politikalardan vazgeçilmesinin ardından, bütçede eğitimin payı en yüksek oran olan %12,9 seviyesinden %10’lara kadar geriledi. Bir öğrenci için yapılan harcamalar, OECD ülkeleri arasında oldukça düşük seviyelerde. Üniversitelerdeki akademisyenlerimiz ise bırakın nitelikli akademik çalışmalar yapmayı, geçimlerini sağlayabilecek düzeyde bile maaş alamıyor. Üstelik yurt dışına gönderilen akademisyenlerle 3 liralık kur üzerinden sözleşmeler yapılmış, bugün ise 42-48 liralık kurlardan tahsilat yapılmaya çalışılıyor. Oysa bu gençlerin ve akademisyenlerin Türkiye’de kalıp inovatif ve akademik alanlarda üretmesi gerekiyor. Ancak akademik fırsat eşitsizliği, işsizlik, düşük ücretler ve yetersiz araştırma ortamları nedeniyle çok ciddi bir beyin göçü yaşıyoruz. Bu durum, ülkemizin geleceği açısından alarm verici bir tablo ortaya koyuyor” açıklamasında bulundu.
“11 BİNİ AŞKIN HEKİM ÜLKEYİ TERK ETTİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doktorlar için söylediği “Giderlerse gitsinler” sözünü de hatırlatan Ekmen, “Türkiye’de üniversite mezunlarının yüzde 2’si artık yurt dışına gidiyor. Bu oran erkeklerde yüzde 2,4; kadınlarda yüzde 1,6. Devlet üniversitesi mezunlarında yüzde 1,7 iken, vakıf üniversitesi mezunlarında yüzde 4,3’e kadar çıkıyor. Yüzde 2 küçük bir oran gibi görünebilir ama detaylara baktığımızda tablo çok daha çarpıcı. Sadece son beş yılda, yurt dışında doktorluk yapmak için gerekli olan iyi hâl belgesi alarak ülkeyi terk eden tıp mezunu sayısı 11.733’e ulaştı. Üstelik bu sayı yalnızca yurt dışında doktorluk mesleğini sürdürmek isteyenleri kapsıyor; bu belgeyi alıp yurt dışında kebapçılık ve kuryelik yapanlar bu rakama dahil değil. Oysa hem aileler hem de Millî Eğitim Bakanlığı en büyük yatırımı tıp eğitimi alan gençlere yapıyor. Buna rağmen 11 bini aşkın hekim ülkeyi terk etti. Sayın Cumhurbaşkanı bu durumu ‘Giderlerse gitsinler’ diyerek olağanlaştırdı. Onlar gittiler ama bugün ülkemizde doktor randevusu alabilmek için milletvekillerine siyasi aracılık talepleriyle telefonlar geliyor. Bir MR randevusu altı ay sonrasına, bir tomografi randevusu ise üç ay sonrasına veriliyor. Bu tablo, sadece doktorlarımızın değil, sağlık sistemimizin de ciddi bir beka sorunu yaşadığını açıkça gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“YÜKSEKÖĞRETİMDE STRATEJİK BİR PLANLAMA YOK”
Ekmen, beyin göçüne ilişkin çarpıcı veriler paylaşarak, “Moleküler biyoloji alanında mezun olan gençlerimizin yüzde 15’i Türkiye’yi terk etmiş durumda. İşletme mezunlarında bu oran %10, bilgisayar ve iletişim teknolojilerinde yüzde 6,8, mühendislikte ise yüzde 4,9. Bu, Türkiye'nin insan kaynağının en kaliteli diliminin Türkiye'yi terk etmesi hâli, yükseköğretimde stratejik planlama yoksunluğu ve Türkiye'nin yaşanabilir bir ülke olmaktan hızla uzaklaşmış olmasıdır. En iyi eğitim almış, en gözde gençlerimiz bir fırsat bulur bulmaz ülkeyi terk edebiliyorsa, geride kalanların durumu ne olacak? Eğer biz bu ülkeyi terk etmiş çocuklarımızı yeniden nitelikli iş gücüne kazandıramazsak, Türkiye bu içine girdiği ekonomik ve toplumsal darboğazdan nasıl çıkacak?” diye sordu. (Haber Merkezi)
