Doç. Dr. Maria Veldhuizen, “Günlük yaşamda vanilya kokusunu duyduğumuzda çoğumuz bu kokuyu “tatlı” olarak tanımlarız. Ancak vanilya çubuğunun kendisi acı bir tada sahiptir ve burnumuzdaki koku reseptörleri doğrudan tatlı tat reseptörlerini harekete geçiremez. Buna rağmen beynimiz, vanilya kokusunu geçmişte şekerli yiyeceklerle birlikte deneyimlediği için, bu kokuya “tatlı” anlamını yükler. Vanilya kokusunun tatlılığı bilim insanları için çok ilginç bir durum. Çünkü vanilya çubuklarını ağzınıza koyduğunuzda tatlı değil acı bir tat alırsınız. Burnunuza götürüp kokladığınızda ise koku molekülleri ağzınızdaki tatlı tat reseptörlerini harekete geçiremez. Peki insanlar neden vanilyanın tatlı olduğunu söylüyor? Bu gizem beni ve diğer bilim insanlarını uzun zamandır büyülüyor” ifadelerini kullandı.
HEM TAT HEM KOKU İŞLENİYOR
Bu durumun, öğrenilmiş bir bağlantıdan kaynakladığını belirten Doç. Dr. Veldhuizen, “Tatlı olan şeker ve vanilya aroması çoğu zaman aynı yiyeceklerde birlikte bulunduğundan, beynimiz bu iki duyusal veriyi eşleştiriyor. Zaman içinde yalnızca vanilya kokusunu almak bile tatlılık hissinin ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Benzer biçimde, limonun ekşi, salçanın tuzlu, tavuk çorbasının umami kokması da bu öğrenilmiş ilişkilerin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Beynimizde duyusal bilgileri işlemekle görevli özelleşmiş bölgeler bulunuyor. Kokular, beynin göz hizasında yer alan piriform kortekste işlenirken; tatlı, ekşi, acı ve tuzlu gibi tatların algılanmasından insula adı verilen bölge sorumlu” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Veldhuizen’in 15 yıl önce Yale Üniversitesi’nde yürüttüğü çalışmalarda, kişiye daha tatlı gelen kokuların beynin tat alma bölgesinde daha güçlü bir aktivasyona yol açtığı gözlemlendi. Bu bulgu, tat alma bölgesinin yalnızca tat değil, aynı zamanda koku duyusunu da işlediğini ortaya koyan ilk bilimsel göstergelerden biri oldu. (Haber Merkezi)