İLKAY ADALIOĞLU
Mersin Emek ve Demokrasi Platformunun, zeytinliklerin madencilik ve sanayi faaliyetlerine açılmasını öngören yasa teklifine karşı başlattığı etkinlikler devam ediyor. Platform üyeleri Özgür Çocuk Parkında bir araya gelerek yasa teklifinin geri çekilmesi çağrısında bulundu. Platform üyeleri “Talan Yasasına Hayır” yazılı bir pankart açtı.
Platform adına açıklama yapan Tarım Orkam-Sen Mersin Şube Başkanı Yusuf Demirci, “16 Haziran’da kamuoyunda hiçbir gerçek tartışma yapılmadan, alelacele Meclis’e sunulan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi yalnızca içeriğiyle değil, hazırlanış ve sunuluş biçimiyle de açıkça göstermektedir: Bu yasa, halktan değil; sermayeden yana yazılmıştır. İktidar, Meclis’in işleyişini bile hiçe sayarak bu kapsamlı düzenlemeyi yalnızca 3 gün içinde, 19 Haziran’da komisyon gündemine almıştır. Üstelik komisyon toplantısı, 26 saat boyunca aralıksız sürdürülerek, tasarının kamuoyundan kaçırılması ve jet hızıyla yasalaştırılması için adeta bir dayatma maratonuna dönüştürülmüştür. Kaz Dağları’nda altın madenine, Akbelen’de termik santrale, İkizdere’de taş ocağına, Munzur’da barajlara, Aydın’da JES projelerine, Erzincan’da siyanürlü madenciliğe, Cudi’de sessizce yanmaya terkedilen ormanlar için siper olanları, Artvin Cerattepe’de doğa talanına karşı direnen tüm köylüleri, yurttaşları, meslek örgütlerini ve yaşam savunucularını yürekten selamlıyoruz. Onların direnişi, yalnızca bir bölgenin doğasını değil; hepimizin ortak geleceğini koruyor. Bu mücadelelerin her biriyle dayanışma içinde olduğumuzu ilan ediyor, bu yasaya karşı duruşumuzu onların direncinden güç alarak büyütüyoruz” dedi.
“YASA TEKLİFİ NE GETİRİYOR, NEYİ GÖTÜRÜYOR?”
Demirci, “Yüzeyde yenilenebilir enerji yatırımlarının önünü açmak amacıyla hazırlandığı söylenen bu yasa teklifi, gerçekte doğanın, tarımın ve kırsal yaşamın topyekûn tasfiyesini hedefleyen bir yağma planıdır. Zeytincilik Kanunu’ndan Mera Kanunu’na, Çevre Kanunu’ndan Elektrik Piyasası Kanunu’na kadar pek çok düzenleme, şirketlerin lehine olacak şekilde yeniden yazılmıştır. Zeytinlikler taşınabilir sayılarak maden ve enerji projelerine açılmak istenmektedir. Mera alanlarının kamu yararı bahanesiyle özel yatırımlara tahsisi kolaylaştırılmaktadır. Kaçak tesislere af getirilmekte, izinsiz yatırımlar yasallaştırılmaktadır. Bu düzenleme yasalaşırsa mevcut alanlarda ki tahribat daha da artacak. Yeni ruhsatlar çok kolay verilecek. Ormanlar, meralar, tarım alanları, yeraltı su kaynakları yani bütün doğa kamu yararı adı altında sermayeye devredilecek. Hukuksuz projeler izinlendirilecek, denetimsizlik kalıcı hale gelecek” ifadelerini kullandı.
“ZEYTİNLİKLERİN TAŞINMASI MÜMKÜN DEĞİL”
Zeytinlik alanların taşınmasının mümkün olmadığını ifade eden Demirci, “Yüzbinlerce dikili zeytin ağacının oluşturduğu ekosistem, toprağın yapısı, mikrokliması, çevresindeki bitki örtüsü, böcekler, kuşlar ve yerel su döngüsüyle birlikte bütünsel bir varlıktır. Ağaçları taşımak demek, o toprağın hafızasını, iklimini, biyolojik çeşitliliğini, yüzlerce yıllık üretim bilgisini de taşımak demektir. Tarımın sürdürülebilirliği, ağaçların değil, toprağın yaşamasıyla mümkündür. Ve bu mümkün değildir. Zeytinlikler taşınamaz; çünkü onlar bir ürün değil, bir yaşam alanıdır. Bu yasa, tarım alanlarının enerji ve maden şirketlerinin ihtiyacına göre "-yeniden düzenlenmesini değil, tümüyle yok edilmesini hedeflemektedir. Bizler, bu yasa teklifinin yalnızca doğaya değil; emeğe, halkın yaşamına ve toplumsal barışa da bir tehdit olduğunun farkındayız. Bu nedenle yasa teklifi derhal geri çekilmelidir. Yaşam alanları enerji yatırımlarına kapatılmalı, anayasal güvence güçlendirilmelidir. ÇED süreçleri bağımsızlaştırılmalı, halkın katılımı sağlanmalıdır. Kaçak yatırımlara getirilen aflar iptal edilmelidir. Meclis üyelerine sesleniyoruz: Bu ülkenin doğasını, köylüsünü, işçisini yok edecek bir yasaya evet demek; bu suça ortak olmaktır. Vicdanla, halkla, doğayla hareket edin” görüşlerini dile getirdi.