ABİDİN YAĞMUR
Duruşmada savcılık sanık hakkındaki mütalaasını mahkeme sundu. Savcılık, sanığın tutukluluk halinin devamını ve kasten öldürme ve hırsızlık suçlarından cezalandırılmasını talep etti. Sanığın avukatı yazılı beyanda bulunmak için süre istedi. Duruşma, 24 Haziran 2025’e ertelendi.
Duruşma sonunda Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi, Atatürkçü Düşünce Derneği, Eğitim-İş, Türk Anneler Derneği, İnsan Hakları Derneği, Günebakan Derneği, 2021 Tüm Emekliler Sendikası, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği üyeleri adliye önünde bir açıklama yaptı.
Davayı izleyen avukatlardan, CHP yöneticisi Hatice Eylül Us, “Şu bir gerçek ki planmış, bilinen, isteyerek katledildi Derya öğretmen. Kadınların katliamının kıskançlık gibi, yok bir başka erkekle ilişkisi gibi, hakaret etmesi ya da kötü söz söylemesi gibi nedenlerin arkasına sığındırılmasını istemiyoruz. Kadın insandır. Kadınlar herhangi bir nedenle öldürülemez. Hiçbir şekilde indirim uygulanmasını istemiyoruz. Sanığın en ağır cezayı alması için CHP kadın kolları olarak da takipçisi olacağız” dedi.
“EĞİTİMLİ KİŞİLERİN TARTIŞMASI BİLE KADIN CİNAYETİYLE SONUÇLANIYOR”
Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Gülce Dida Çavdar da “Telaffuzu bile bize ağır gelen bir vahşetle; 25 Ağustos'ta Mersin'de matematik öğretmeni Derya Emir, öğretmen sevgilisi tarafından "ayrılmak istediği için" bıçaklanarak öldürülmüştür. Yakınlarına başsağlığı ve metanet diliyoruz. Ne yazık ki kaderi Derya Demir ile benzer yüzlerce Derya var. Eğitimli kişiler arasında yaşanan bir tartışmanın bile kadın cinayetiyle sonuçlanması; ülkemizde kadın şiddetinin geldiği durum açısından vahim ve ürkütücüdür. Bu cinayet bize kadına karşı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, ayrımcılığın geldiği son noktayı acı bir şekilde göstermektedir” dedi.
“SİSTEM KADINI KORUYAMIYOR”
Konu kadın olduğunda sosyal, ekonomik ve eğitim farkının olmadığını görmenin son derece rahatsız edici bir durum olduğuna işaret eden Çavdar, “Son yıllarda kadınlara yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin artması sistemde birçok yanlışın olduğunu bize göstermektedir. Yetkililerin şiddetle mücadelede başarı gösteremediği bir sonuç olarak karşımızdadır. Sistemin kadını korumadığı, önleyici ve koruyucu tedbirlerin uygulanmadığı bir gerçektir. Ayrıca bunlar sadece devletin resmi kurumlarının mücadelesiyle halledilebilecek bir vakıa olmayıp tüm toplumun mücadelesini gerektirmektedir. Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak bu sabah itibariyle dosyaya katılma talebimizi bildirdik. Ancak mahkeme tarafından katılma talebimiz reddedildi. Bundan sonraki süreçte gözlemci olarak dahil olmaya devam edeceğiz. Kadınlara yönelik her türlü şiddet, baskı ve ayrımcılığın önüne geçmek ve kadınların yaşam hakkını garanti altına almak için gerekli tüm adımlar atılmalıdır. Mersin Barosu olarak dün olduğu gibi bugün de kadının insan haklarının sağlanması için mücadelemizi fedakârca sürdüreceğimizi ve kamuoyuyla paylaşıyoruz” ifadelerini kullandı.