“Yeni ilaçların yüzde 83’ü Türkiye’ye gelmiyor” | Güney Gazetesi Mersin

“Yeni ilaçların yüzde 83’ü Türkiye’ye gelmiyor”

Mersin’de 14 Mayıs Eczacılık Günü nedeniyle bir araya gelen eczacılar, ilaç ve sağlıkta uygulanan yanlış politikalara dikkat çekti.  İlaç yokluklarının gün geçtikçe büyüdüğünü vurgulayan Mersin Eczacı Odası Başkanı Ecz. Aliye Akgül Aydın, “Avrupa’da üretilen yeni moleküllerin yüzde 79’u ülkemize gelmezken, son dönemde 4 puanlık bir artış daha oldu ve ülkemize gelmeyen yeni ilaçların oranı yüzde 83’e çıktı. Bizler bırakın yeni ilaçlara ulaşmayı, eskiden tedavide kullanılan ilaçlara bile ulaşamaz olduk” dedi.

“Yeni ilaçların yüzde 83’ü Türkiye’ye gelmiyor”


ELVAN KONUK
 

Mersin Eczacı Odası üyeleri 14 Mayıs Eczacılık Günü ve bilimsel eczacılığın 185. yıldönümü dolayısıyla bir araya gelerek çalışma koşullarının iyileştirilmesi için çağrıda bulundu.

Mersin Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Aliye Akgül Aydın, “Sadece birinci basamak sağlık hizmeti değil halkın en yakın sağlık danışmanı rolünü de 185 yıldır bilimin yolundan ayrılmadan; eczanede, hastanede, kamuda, akademide, ilaç endüstrisinde ve dağıtım kanallarında sürdüren biz eczacılar; "alacağına şahin, vereceğine karga" anlayışı ile karşı karşıya bırakılıyoruz” dedi.

 

“ECZANEDE SABAH VAR OLAN İLAÇ ÖĞLEDEN SONRA YOK OLMAKTA”

 

Uzun süredir var olan ilaç yokluklarının her geçen gün arttığını belirten Aydın, bu durumun halkın sağlığını tehdit eden boyuta ulaştığını vurguladı. Aydın, “İlacın hiç bulunmamasının yanında görmezden gelinen ve yetkililerce; 'ilaç var' denilen en ciddi yokluklardan bir diğeri ise; arz-talep dengesindeki bozulma. Bazı ilaçlarda üretilen miktar, tüketilenin 10 da 1'i seviyesinde. Bu durumda sabah var olan ilaç, öğleden sonra yok olmakta. İlaç kuyruklarından kurtulduk diyen zihniyet; hastaları, ucuz et alabilmek için şafak vaktinde et ve süt kurumlarının önünde sıraya girenler gibi, eczaneler önünde acaba ilacım gelmiş midir diye bekleyen insanlara dönüştürdü” ifadelerini kullandı.

 

“YENİ ÜRETİLEN İLAÇLAR ÜLKEMİZE GELMİYOR, ESKİLERİNE DE ULAŞAMAZ OLDUK”

 

İlaç ve sağlıkta uygulanan yanlış politikalar sonucu, dünyada üretilen yeni ilaçların Türkiye’ye gelmediğini dile getiren Aydın, “Böylelikle bizler ülkemizde eski moleküller ile çözüm üretmeye çalışırken, Avrupa'da yaşayanlar çoktan sağlığına kavuşmuş oluyor. Geçtiğimiz dönemde sizler ile paylaştığımız; Avrupa'da üretilen yeni moleküllerin yüzde 79'u ülkemize gelmezken, son dönemde 4 puanlık bir artış daha oldu ve ülkemize gelmeyen yeni ilaçların oranı yüzde 83'e çıktı. Bizler bırakın yeni ilaçlara ulaşmayı, eskiden tedavide kullanılan ilaçlara bile ulaşamaz olduk. Geçtiğimiz ocak ayında Dünyanın en büyük 10 ilaç şirketi arasında olan bir firmanın çok kritik tedavilerde kullanılan 14 kalem ilacını Türkiye pazarından çekmiş olması bunun en önemli örneklerinden biridir. Bu 14 kalem ilaç arasında öyle bir ilaç var ki, halk sağlığını korumak adına gece gündüz demeden çalışan, yokluklar arasında hastalarına ilaç tedarik etmek için çabalayan biz eczacıların elini kolunu bağlamış ve ikamesi olmadığı için 20 binden fazla alzheimer-demans hastasının tedavisinin tamamen değişmesine sebep olmuştur” diye konuştu.

 

“İLACA AYRILAN PAY YÜZDE 1’İN ALTINDA”

 

İlaç sektöründe doğru planlama ve yatırım yapılması gerektiğinin altını çizen Aydın, “Tüm bunlara bakıldığında tabloyu yorumlamak çok zor değil; maalesef ülkemizde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'dan sağlığa ayrılan pay yüzde 4 civarında iken, ilaca ayrılan pay ise yüzde 1'in altında. Bizler betona yatırım yaparken, bu konuda bizden daha da geride olan Kore yirmi beş yıl önce yaptığı yatırımların meyvesini son iki yıldır almaya başladı ve dünyada üretilen her 10 biyoteknolojik ürünün 6'sını artık Kore üretiyor. Tablo belli, yorumu açık; o nedenle çözüm de basit, doğru planlama ve yatırım. Unutmamak gerekir ki; ilaç stratejik bir üründür” şeklinde konuştu.

 

“MESLEĞİMİZİ YAPMAK NEREDEYSE İMKâNSIZ HALE GELDİ”

 

Artan şiddet olayları nedeniyle eczacılık mesleğinin yapılamaz hale geldiğini belirten Aydın, “Eczanelerimizde özellikle de nöbet esnasında yaşanılan şiddet olayları eczacılık hizmetlerinin güvenli bir şekilde sunumunu neredeyse imkânsız hale getirmiştir. Halka sunduğumuz kesintisiz ve nitelikli ilaç-eczacılık hizmetini sunarken her an şiddete uğrayabileceğimiz endişesi ise sürdürülebilir bir durum değildir. Sağlıkta şiddet önlenemiyorsa, çevre sağlığı korunamıyorsa, yeni keşfedilmiş tedaviler ülkemize gelmiyor hatta ikamesi olmayan tedaviler, yanlış politikalar sebebiyle kaybediliyorsa, hasta muayenesi iki dakikaya düşürülmüş ise, kişi başı sağlık harcamasının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içindeki oranı OECD ülkeleri sıralamasında en geride kalınıyorsa Türk vatandaşının anayasal sağlık hakkı elinden alınıyor demektir” ifadelerini kullandı.