“HEPİMİZ SUÇLUYUZ” | Güney Gazetesi Mersin

“HEPİMİZ SUÇLUYUZ”

Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, “Kaplumbağa ölümlerinin nedeni limandır diyemeyiz” dedi ve asıl sorumluları işaret etti:

“HEPİMİZ SUÇLUYUZ”


“Carettaları liman faaliyetleri değil dolaylı olarak vahşi yaşamdan kopartanlar öldürdü… Ticari sahada besleyip davranış bozukluğuna uğratanlar öldürdü: Yani biz, yani dolaylı olarak hepimiz! Carettaları, adeta kaplumbağa havuzuna dönen Çamlıbel Balıkçı Barınağından açık denizlere taşıyamadığımız için suçluyuz, ana popülasyona katmadığımız için suçluyuz. Seyirci kaldığımız için suçluyuz, göz yumduğumuz için suçluyuz...”

 

 

 

 

*

 

Şaşar Veysel iş bu hâle…

Konunun tarafları var, muhatapları bir de muhatap olmayanları.

Meydanı boş bulmanın dayanılmaz hafifliğiyle coşup üfürenler var.

“Yüzlerce kaplumbağa öldü” diyen var. Yani pek çok, yani yüzden çok daha fazla, kat kat, katbekat.

“Binlerce kaplumbağa öldü” diyen var. Yani pek çok, yani binden çok daha fazla, kat kat, katbekat.

 

Mersin mendireği içinde olması gerekenler var: Mersin şehri kurulduğundan bu yana var olan yani liman, yani vinç, yani gemi, yani ticaret, yani gezi ve balıkçı teknesi, yani iş, aş, ekmek…

 

Mersin mendireği içinde, ticari saha içerisinde olmaması gereken var: Ana popülasyondan kopuk şekilde yaşayan, davranış değişikliğine uğramış, döl alışverişinde bulunamayan, ana popülasyonun genetik havuzuna katkı sunamayan: Yani koruma altında olan, yani neslinin devamı için vahşi yaşamda olması gereken tür, yani deniz kaplumbağası, yani caretta caretta…

 

Bir de bilim insanı var.

Bir de gerçekler.

Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi, MEÜ Deniz Canlıları Müzesi Kurucusu Prof. Dr. Deniz Ayas ile Çamlıbel Balıkçı Barınağında buluştuk, “Şaşar Veysel iş bu hâle” mevzuyu konuştuk…  

 

Röportaj: Necdet CANARAN

 

 

*

 

 

 

Olması gerekenler olması gerektiği yerde… Olmaması gereken ise “olması gerekenin” asla istemediği yerde. “Şaşar Veysel iş bu hâle” bir durumla karşı karşıyayız. Koruma altında olan tür caretta carettalar, neden mendirek sınırları içinde, neden ticari sahada? İzlediğimiz kaplumbağa ölümleri nedendir?

 

Neden buradalar? Carettalar, milyon yıllık evrimsel süreç içerisinde, üreme stratejileri gereği mart, nisan aylarında denizden karalara, sahillere gelir, çiftleşir.

Sonra kumul alanlara yuva çıkışları yaparlar. Yuva çıkışlarını tamamladıktan sonra açık denize, geldikleri rotaya doğru yönelirler. Bu milyonlarca yıldır caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının yaptığı bir üreme göçüdür. Caretta carettalar daha önce tehdit altında kabul edilen bir tür iken ülkemizde yapılan çok başarılı çalışmalar sonunda, başarılı yavru çıkışları sonunda riskli bölgeden bir üst bölgeye taşındı. Ülkemiz adına gurur verici kazanım, başarılı bir koruma çalışması diyebiliriz buna.

 

Buradaki mevzu ne, bu arkadaşlar neden geliyor buraya?

Mart, nisan aylarında sadece Mersin’e değil Çevlik, İskenderun, Ege’ye kadar birçok sahilimize kaplumbağa geliyor. Beslenmek amacıyla limanlara, yat limanlarına, ticari limanlara, balıkçı barınaklarına giriyor sonra çıkıyorlar. Şimdi buradaki sorun şu, özellikle restoran teknelerde, balık ekmek yapılan teknelerde uskumrunun filetosundan ve/veya diğer balık türlerinden çıkan iç organlar ile kafa kısmı deniz kaplumbağalarına beslenme amacıyla atılıyor.

 

İyi niyetle atılıyor.

Evet, iyi niyetle atılıyor ve iyi niyetle bu hayvanlar besleniyor. Ayrıca balıkçı teknelerinde çalışanlar da aynı şekilde çeşitli balıkları carettalara atınca bir davranış değişikliğine sebep oluyorlar.

 

İstemeden aslında kötülük mü yapılıyor?

Evet, yani burası ticari bir liman. Liman faaliyeti var. Gezi tekneleri var. Burada balıkçı tekneleri var. Restoran tekneler var. Bunların hepsi sudaki pervane sayısını arttıran etmenler.

 

Sayıları hakkında tahmininiz var mı?

Şu anda anket ve denize çıkıp sayım yapıyoruz. Gördüğümüz şey şu, 10 yıl önce daha az kaplumbağa vardı. Beş yıl önce bir tık arttı. Bugün daha fazlası var. Gelecekte daha fazla olacak. Anketlerin ilk sonucu böyle. Sayıları hakkında ise 100’ün üzerinde olduğunu düşünüyoruz.

 

Yüzlerce tekne var. Limanda yılda binlerce gemi operasyonu yapılıyor. Carettaların sayısının artması demek ölümlerin de artması demek.

Kesinlikle. Zaten bu ölümler geçmişte de yaşandı. Boğulma, pervana çarpması gibi sebeplerle.

Aslında bu kaplumbağalar Çamlıbel Balıkçı Barınağının içinde lokalize oluyor. Besin olduğu, beslenme faaliyeti olduğu için liman içine saçılma davranışı göstermiyorlar. Ve özellikle buradaki kaplumbağaların sayısının günden güne artması burayı bir kaplumbağa havuzuna çevirdi.

 

Böyle devam ederse tekne ilerleyemez burada.

Teknik, etik bir engel karşımıza çıkabilir. Yani buradaki faaliyetlerden kaynaklı olarak kaplumbağalar daha fazla ölmeye başladığında etik bir engel ortaya çıkar. Şimdi şuna karar vermemiz lazım. Ya burayı komple kapatacaksınız. Limanı balıkçı teknelerini göndereceksiniz. Bölgeyi ağla kapatacaksınız. İki de yunus koyacaksınız. Bir de bilet gişesi kuracak ve burayı gösteri merkezi yapacaksınız. Kaplumbağa göstereceksiniz, yunuslar atlayacak falan filan. Ya da kaplumbağaları buradan açık denizlere taşıyacaksınız. Buna karar vermek lazım.

 

Böyle bir şey olabilir mi? Liman demek Mersin demek, ekonomi demek…

Ya bunu yapacaksınız ya da bu kaplumbağaları buradan taşıyacaksınız. Yani limanın olduğu yerde, balıkçılık faaliyetlerinin olduğu yerde koruma altındaki bir tür olamaz, bu türün günden güne sayısının artması ciddi riskler doğurur. Gemilerden gezi teknelerine, balıkçı teknelerine kadar hepsinin bu ölümlerde katkısı var.

 

İyi, güzel, tamam, kabul... Liman, kent kurulalı beri olması gerektiği yerde. Gezi ve balıkçı tekneleri olması gerektiği yerde. Burada olmaması gereken vahşi yaşamda olması gereken tür, kaplumbağalar. Niye böyle bakılmıyor?

Kolaya kaçıyoruz da ondan. Burada herhangi bir deniz canlısı öldüğü zaman en büyük operasyonel şey liman olduğu için limandan kaynaklı deniliyor.

 

Burada çalışma yürüten bir akademisyen olarak ‘kaplumbağa ölümlerinin nedeni limandır’ diyebilir misiniz?

Kesinlikle diyemeyiz.

 

Ölümlerin bir sebebi insandır diyebilir misiniz?

Buradaki ölümlerin temeli insandır. Ama burada bir kaplumbağanın liman römorkörü tarafından mı, gezi teknesi pervanesinden mi, küçük ölçekli balıkçı teknesi pervanesinden mi kaynaklı öldüğünü bilimsel olarak söylememiz mümkün değil.

 

Burada aslında kritik bir şey var. Şimdi buradaki yüzlerce kaplumbağanın ana popülasyondan kopuk bir şekilde yaşaması, davranış değişikliğine uğraması ve bir döl alışverişinde bulunmaması, ana popülasyonun genetik havuzuna katkı sunmaması aslında bu kaplumbağanın nesli için çok negatif bir durum yani şöyle düşünün, üremiyorlar. Ana popülasyona katkı sunmuyorlar ve bunlar artık yalıtılmış halde. Burada bulunmaları koruma çalışmasına zarar veriyor.

Vahşi yaşam ekosistemi içerisinde bunların fonksiyonel bir rolü var. Kaplumbağalar denizanalarıyla, kabuklarla besleniyorlar. Denizanaları üzerinde ciddi bir baskı kuran bir grup. Yeteri kadar kaplumbağamız popülasyonda olmazsa bunları her limanda lokalize edersek, böyle yaşamaya alıştırırsak hem onların nesli tehlikeye girer hem de doğada üstlendikleri fonksiyonel rol diğer rolleri de ortadan kaldıracağı için büyük ekolojik problemlere yol açabilir.

 

 

Davranış değişikliğine yol açan beslenme konusunda neler söylersiniz?

Vahşi yaşamdaki herhangi bir canlının kesinlikle beslenmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bununla ilgili kurallar ve kanunlar var. Denetlemesi gereken birimlerin bunu engellenmesi gerekiyor. Size net bir şey söyleyebilirim, bu kaplumbağaların burada olmasının sebebi liman faaliyetleri değil. Liman faaliyetleri aksine bu hayvanlar için buradan uzaklaştırma kaynağıdır. Bu hayvanların burada olmasının temel sebebi biz de dahil olmak üzere bütün kamu kurumlarıdır. Bu işin bir arka planı var. Biz bu görevlerimizi, sorumluluk alanlarımızı, yetki alanlarımızı kullanmakta imtina edersek ya da kullanmazsak bunları çok önemsiz gibi görürsek buradaki hayvanların dolaylı olarak ölümüne de sebep olmuş oluyoruz.

Ben 27 Ekim’den beri alandayım. Çalışıyoruz. Anket yapıyoruz. Ölümlerle ilgili otopsiler yapıyoruz. Alana çıkıyoruz, röportajlar yapıyoruz balıkçı tekneleriyle, restoran tekne çalışanlarıyla. Burada gördüğümüz sonuç şu; caretta carettalar buradaki yapay olarak kurulmuş beslenme zincirine alışarak ciddi bir davranış değişikliğine uğramış ve burayı terk etmiyor, gitmiyorlar.

 

Ne yapılması gerekiyor ve şu ana kadar kaç ölüm oldu?

Ben olayın ortasında dahil oldum, 6 tane ölü kaplumbağa gördüm. Belediyenin rakamları daha sağlıklı olabilir, 20 civarında ölümden bahsediliyor. Bunun iki tanesine biz otopsi yaptık. Bütün haldeydi ve bunlarda kesinlikle şey var, boğulma. Tekne pervanesi sonucu değil. Ama geri kalanının tamamında pervane kesikleri mevcut.

 

Gemi mi yoksa tekne pervanesi mi?

Kesinlikle bilemeyiz. Bir de burada şöyle bir şey var. 7 gündür ölüm olmuyor. Biz bu ölümlerin azalacağını, olmayacağını zaten öngörmüştük.

 

Neye dayanarak?

Ön rapor oluşturmuştuk. Orada görmüştük. Bilim bize kaplumbağaların davranışlarıyla ilgili öngörüleri sunuyor. Mesela bu hayvanlar burada beslenme amacıyla lokalize olmuşlarsa herhangi bir saçılma davranışı yapmıyorlarsa, ciddi ölümler olmuyorsa bu bir davranış şeklidir. Derinleştirme faaliyetinden kaynaklı tabandan çıkan besleyici maddeler ve onların kokuları hayvanların liman içerisine saçılma davranışı için bir sebep olarak karşımıza çıktı. Biz deniz denetleme ekipleriyle birlikte derinleştirme faaliyeti yapan gemiye çıktık, faaliyeti, operasyonu gördük, herhangi bir canlı ölümüne rastlamadık. Gemi iç döküm alanında, dışarıda, operasyon sırasında herhangi ölüm benzeri bir şey görmedik. Buradaki temel durum aslında oraya doğru saçılma davranışını sağlayan şey derinleştirme davranışı olsa bile bu işi yapan gemiyle alakalı bir durum değil. Burada şunu öngördük, üst tarafta, yani liman içerisinde besleyici bir madde yoğunluğu olsa da alt tarafa geçtiğinde, orayı kaldırdıktan sonra altı süpürmeyi başladığında besleyici maddeler çıkmayacağı için bu hayvanlar da oraya saçılma davranışı göstermeyecek, 7 gündür herhangi bir ölü balık, herhangi bir ölü kaplumbağaya rastlanmadı. Bu da bizim öngörümüzü doğruladı.

 

Ölümler mendirek içinde mi balıkçı barınağında mı yaşanıyor?

Ölümlerin mendirek tarafında değil Çamlıbel Balıkçı Barınağının hemen çıkışındaki bölgede lokalize olduğunu düşünüyoruz. Hayvanlar buradan saçılma davranışı yaptıklarında şunu diyemiyoruz: Şu tekne tipi şöyle bir kesik yapıyor, şu tekne tipi şöyle yapıyor.

 

Derinleştirme çalışmalarının yürütüldüğü yer gürültülü. Gürültü kaplumbağayı çeker mi?

Teorik olarak çekmez. Şunu görmek lazım. Bu faaliyet başlamadan önce mesela yılda on tane ölüm varsa şimdi kısa sürede 20 ölüm gerçekleşti ama bundan sonra belki hiç ölüm gerçekleşmeyecek. Gerçekleşmediğinde bizim söylediğimiz teori şu: Burada başlangıç aşamasında bir cazibe ortamı yaratıldı, kaplumbağalar saçılma davranışı gösterdi ama şu an onu gösterecek bir ortam yok. Genişletme çalışması devam ediyor. Bununla ilgili bir ortam oluşmuyor. Ve şu anda herhangi bir ölüm yok.

 

Ne yapacaksınız, kaplumbağaları buradan nasıl taşıyacaksınız?

Vahşi yaşamla insan interaksiyonlarının negatif sonuçlarının olabileceği yerlerden taşınmaları sağlanabilir. Burada ise 70 yıllık balıkçı barınağından, limandan bahsediyoruz. Burada kaplumbağa yoktu, sonra geldi. Burada büyük bir hikâyeyi anlatıyoruz. Burada baktığınızda gerçekten en az sorumlu olan liman. Faaliyetin olduğu yere hayvan gelir mi? Besin yok, bir şey yok, gelmez.

 

Burada tepki alabilirsiniz.

Mersin, çevreci hassasiyeti olan çok güzel bir kent. Burada bizim şöyle bir görevimiz var sonuçta bizim gördüğümüz, tespit ettiğimiz doğruları da söylemek görevimiz.

İnanın toplantılara katılıyoruz. ‘Kaplumbağaları taşıyalım’ diyoruz herkes böyle bir duruyor, çekiniyor.

Mersin Karaduvar’dan başlayıp Antalya Kemer’e kadar birçok balıkçı barınağını, limanı, yat limanını gezdik. Hiçbir yerde bu kadar kaplumbağa yok. Gidin Taşucu’na bir tane görürsünüz. Yeşilovacık’ta bir iki tane, Karaduvar’da bir tane görürsünüz. Mersin Marina, Çamlıbel Balıkçı Barınağından büyük. Ne restoran tekne var ne balıkçı var, caretta da yok zira besin yok. Besleme faaliyeti bu hayvanları burada tutuyor. Popülasyonu kopartıyor. Genetik havuzun daralmasını sağlıyor. Ana genetik havuzu döl vermediği, katkı sunmadığı için daraltmış oluyor. Bu da hayvanları koruma çabamıza darbe vurmuş oluyor. Bu hayvanların buradan taşınması gerekiyor. Kamu kurumlarının görevini yapıp buradaki besin faaliyetini ortadan kaldırması gerekli.

 

Çok mu maliyetli bir iş kaplumbağaların buradan çıkartılması?

Maliyetli bir iş değil. Sokak hayvanlarının toplanması kadar bir maliyeti var. Yani şöyle düşünün bunlar zaten besine alıştıkları için bu beslenme süreci içerisinde kepçelerle toplanabilir ve uygun ortamlara taşınabilir,  göçlerine devam etmesi sağlanabilir.

 

Bu kadar basit yani…

Basit basit. Yani beslenmeye alıştıkları için kolaylıkla yakalanabilirler.

Şöyle bir şey var burada. Bu ölümler olmasaydı, burada kaç tane kaplumbağa vardı kimsenin umurunda değildi. Sorun açığa çıkınca herkes ‘ne yapacağız?’ demeye başladı ama ‘hadi şunu yapalım’ dediğimizde kimse yok. Biz taşın altına elimizi sokarız. Kaplumbağaları toplarız. Naklini sağlarız. Bunu yapabiliriz ama kaplumbağaların buradaki varlığının sorgulanıyor olması lazım. Bizim derdimiz o.

 

Hani şimdi MIP’nin de aslında sıkıntısı şu: MIP tarama faaliyetleri için ekosistem değerlendirme uzmanlarından görüş alıyor. Şimdi bu uzmanların kaplumbağa popülasyonuyla ilgili, bu faaliyetten nasıl etkilenecekleri hakkında tek kelime etmiyor olması sıkıntı yaratıyor. Burada çok boyutlu sorunlar var. Sorunların içine girdiğinizde MIP’ye görüş veren uzmanlardan da başlamak gerekiyor. Böyle bir faaliyet var burada. Burada bu hayvanlar varsa bundan etkilenme olasılıklarını göz önüne almadan sen nasıl görüş veriyorsun? Önlemler vermeden, çözüm önerisi sunmadan, nasıl görüş verebiliyorsun? Yani baktığımızda bir sürü ayağı olan bir sorundan bahsediyoruz. Burada birçok kurumun bu sorunu ötelediğini, görmezden geldiğini yıllar içinde de kartopu gibi büyüdüğünü, büyümeye devam ettiğini… Böyle bir problem olduğunda da insanların ‘nasıl çözeriz?’ demeye başladığını… Biz faaliyetimizi sürdüreceğiz. Buradaki popülasyon çalışmalarını sürdürmeye devam edeceğiz. Ölümler bitti diye bu faaliyetten vazgeçme havasına da girilebilir. İşte ‘taşımayalım, şunu yapmayalım’ gibi… Çünkü ölüm olmuyorsa sorun da yok! Geçmişte de öyleydi. Şimdi de öyle yani. Sorun bitti!

 

Halı altına süpürmek gibi yani...

Belki bu konuda yalnız kalabiliriz. Çünkü ölüm varken çözüm aranıyordu. Biz çözümü söyledik. Şu anda, bundan sonra belki de çözüme yakın durmayacak, ayak sürüyecekler ama biz buradaki faaliyeti sürdüreceğiz. Buradaki popülasyonu, türleri belirlemeye yönelik çalışmamız devam edecek. Başladık zaten. Öngörülerimizi de paylaştık zaten. Bu problem kartopu gibi büyüyen, çevre sorunu haline gelmiş bir problem. Türün korunmasına yönelik çalışmalara darbe vuracak boyutta bir problem. Kaplumbağaları süs hayvanı yapmak doğru değil. Görevinizi yapmayarak yüzlerce hayvanı burada tutamazsınız, böyle bir hakkınız yok. Bu hayvanların ölümünden herkes sorumlu.

 

Bir akademisyene bu soruyu soracağım için üzgünüm: Bunları yazayım mı? Zira kimse konuşmuyor, konuşanı da yaftalıyorlar.

Yazın. Bunu yazabilirsiniz. Herkes sorumlu. Kaplumbağaya yem atan da sorumlu. Engellemeyen de sorumlu. Bu sorun kentin sorunu. Çevre sorunu haline gelmiş. Sorunumuz; oturup tüm boyutlarıyla, tüm paydaşlarıyla konuşamamamız, konuşma kültürümüzün olmaması. Hep bir karşı taraf algısı ve karşı tarafa suçlayıcı bir şey var. Tüm kurumlarla belediyesinden kamu kurumlarını, akademisyenleri toplayabilsek çalıştay yapsak mesela… Çamlıbel Balıkçı Barınağına yerleşik halde bulunan koruma altındaki caretta caretta türlerini, bireylerini konuşacağımız bir çalıştay…

Belediyelerle, kamu kurumlarıyla, odalarla, çevre mühendisleriyle, ziraat mühendisleriyle bu konuya yani uzaktan yakından ilgisi olan herkesle, gazetecilerle bunu yapabiliriz. Bu kentte bu sorunu konuşabiliriz. Ben taşın altına elimi sokarım. Gitgide büyüyen ve koruma altındaki türe zarar verme boyutuna, bir çevre sorunu haline gelen Çamlıbel Barınağında davranış değişikliğine uğramış caretta carettaları konuşmazsak neyi konuşacağız? Gözümüzün önündeki problemi konuşmayacaksak neyi konuşacağız? Bu gerçekten yapılabilir bir şey. Eğer böyle bir niyet olursa kurumlarda, biz hazırız, ön alırız.