ELVAN KONUK
1 litre sütün satışından elde edilen gelirle 1 kilogram yem alamayan üreticiler süt hayvanlarını kesime yolluyor. Girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle giderleri gelirini aşan üreticiler hayvancılıktan bir bir çekiliyor. Bir önlem alınmadığı ve hayvancılık destek primleri artırılmadığı sürece 2023 yılında et ve süt fiyatlarında ciddi artış bekleniyor.
Dolar kurundaki yükseliş tarım girdi maliyetlerinin de artmasına neden olmuştu. Yem fiyatlarındaki artış süt ve et fiyatlarında zamları beraberinde getirirken 2023 yılında gıda krizinin daha da derinleşmesi bekleniyor. Et ve süt fiyatlarındaki artış ile ilgili değerlendirmede bulunan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Yusuf Değirmenci, son yıllardaki gıda krizine de dikkat çekti. 2021 yılında yaşanan kuraklık ve geçtiğimiz aylarda yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte temel gıda maddelerinde bir kriz dönemi yaşandığını hatırlatan Değirmenci, önümüzdeki önemde et ve sür krizinin derinleşeceğini söyledi.
“ARZ TALEP DENGESİNDE SORUN OLACAK”
Et ve süt fiyatındaki artışı girdi maliyetlerinin yüksekliğine bağlayan Değirmenci, üreticinin 1 kilogram yemi rahatlıkla alamadığına dikkat çekti. Değirmenci, “1 litre sütün satış fiyatı ile bir kilogramdan daha az yem alınabiliyor. Bu bir çelişki. Ulusal Süt Konseyi’nin açıkladığı süt fiyatları var. Bu fiyatlara göre de Tarım Bakanlığı’nın açıkladığı çiğ süt prim desteği var. Ancak bunlar üreticinin sorunlarını çözmeyen açıklamalar. Yani bir litre sütün fiyatı ya da çiğ sütle ilgili prim fiyatı üreticinin yemi rahat alabilmesine bir çözüm sağlamadı. Bu yüzden süt hayvanları çok fazla kesime gitti. Süt hayvanlarının hala kesime gitmesi ülkemizde et boyutunda da sorunların artarak derinleşmesine neden olacak. Kesim çok fazla olduğu için önümüzdeki yıl sütle ilgili de bir kriz çıkacak. Süt fiyatlarında inanılmaz bir artış olacak. Arz talep dengesinde de bir sıkıntı olacak” ifadelerini kullandı.
“HAYVANCILIK DESTEKLENMEZSE ÖNGÖRÜLEN ÇÖKÜŞ DEVAM EDECEK”
Hayvansal ürünlerin sağlıklı beslenmede çok önemli bir kaynak olduğunu dile getiren Değirmenci, bu konuda Türkiye’nin Avrupa ortalamalarının çok altında olduğunu söyledi. Hem dengeli beslenmek hem de ülkedeki beslenme arzının karşılanabilmesi için hayvancılığın desteklenmesi, bunun bakanlık ve devlet kanalıyla yapılmasının şart olduğunu belirten Değirmenci, alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı:
“İlk olarak devletin kesinlikle hayvancılığı desteklemesi gerekiyor. Hayvancılığı destekleyebilmek için de özellikle sütçülük ve etçilikle ilgili hayvan üreten kişilere prim desteğinin sağlanması gerekiyor. İkincisi, meraların kurulması gerekiyor. Meralar kurulacak ki doğal hayvancılık artacak ve devam edecek, yem ve bitkilerin ekim alanları arttırılacak. Burada da en önemli konu yemde dışa bağımlılık azalacak. Böylece hayvancılıkta doğal beslenme yöntemi maliyetleri düşürecek. Yemde tamamen dışa bağımlı olduğumuz için dolar kurundaki artış maliyetleri de arttırıyor. Maliyetleri düşürmediğimiz sürece ve hayvancılıktaki prim destekleri arttırılmadığı sürece öngörülen çöküş devam edecek.”