Üniversite sayısı artıyor, milli gelir artmıyor | Güney Gazetesi Mersin

Üniversite sayısı artıyor, milli gelir artmıyor

Üniversite sayısı artıyor, milli gelir artmıyor


ABİDİN YAĞMUR

 

Türkiye’de geride bıraktığımız 18 yıl içinde 131 üniversite kuruldu ve üniversite sayısı 207’ye ulaştı. Bu artışla Türkiye üniversite öğrencisi sayısında da, üniversite mezunu sayısında da 16 Avrupa Birliği ülkesini geride bırakıyor. Ancak bir sorun var. Üniversite mezunu ve öğrenci sayısı artsa da Türkiye’nin kişi başına düşen milli gelir düzeyi artmıyor.  En fazla üniversite öğrencisine ve mezuna sahip Türkiye, kişi başına milli gelirde 8 bin dolar düzeyindeyken en az üniversiteye ve mezuna sahip Lüksemburg kişi başına gelirde 88 bin dolar düzeyinde.  İktisatçı Prof. Dr. Erkan Aktaş, “Üniversitede milyonlarca öğrenciye eğitim vermenin piyasada sınırlı karşılığı var ise bu ülke açısından çok ciddi bir israf ve genç ve dinamik nüfustan yeterince yararlanmamak anlamına geliyor” diyor.

 

2008 YILINA KADAR HER İLE BİR ÜNİVERSİTE KURULDU

 

Mersin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erkan Aktaş, Türkiye’deki “üniversite ve üniversiteli öğrenci patlamasını” gazetemiz için değerlendirdi.

2002 yılında “her ile bir üniversite” politikasının uygulamaya geçirildiğini hatırlatan Aktaş, “Üniversite kurma uygulaması daha öncesinde belirli kriterlere bağlıydı. Bu dönemde ise eğitimin ülke genelinde ulaşılabilir olması ve bölgesel gelir, gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi amacıyla, 2008 yılına kadar her ile en az bir üniversite kurulmuştur” dedi.

 

18 YILDA 131 ÜNİVERSİTE KURULDU

 

Türkiye’de 2006 ve 2008 yılları arasında 41 ile ilk defa üniversite kurulduğuna dikkat çeken Aktaş,  2002 yılına kadar 79 yıllık cumhuriyet tarihinde 76 üniversite varken bu sayının 2010 yılında 156, 2020 yılında ise 207 ye ulaştığını vurguladı.

Aktaş, “2002 yılında hayata geçirilen politika ile beraber, 2020 yılına kadar geçen 18 yıllık süreçte 131 üniversite kurulmuştur. Ve bu 18 yıllık süreçte kurulan üniversite sayısı 1923-2002 arasındaki 79 yıllık dönemden yaklaşık olarak yüzde 172 daha fazladır” ifadelerini kullandı.

 

AB’DEKİ TOPLAM ÖĞRENCİDEN DAHA FAZLA ÖĞRENCİMİZ VAR

 

Avrupa’da üniversitelerde okuyan öğrenci sayısına bakıldığında Türkiye’nin 8 milyona yaklaşan öğrencisiyle Avrupa’da ilk sırada yer aldığını belirten Aktaş, “Türkiye’de 2019 yılı itibariyle öğrenci sayısı, 16 Avrupa Birliği ülkesinin toplam öğrenci sayısından daha fazladır.

Türkiye’de 2014-2019 yılları arasında üniversiteli öğrenci sayısının yaklaşık yüzde 42 arttığı görülmektedir. Avrupa ülkelerinde Türkiye hariç son 5 yılda üniversiteli öğrenci sayısı artışının yüzde 4 olduğu görülmektedir. Son 5 yılda Türkiye’deki üniversiteli öğrenci sayısı artışı ile Avrupa ülkelerin artışını karşılattırdığımızda, Türkiye’deki artışın Avrupa ülkelerinden 10 kattan daha fazla olduğu görülmektedir” ifadelerini kullandı.

 

ÜNİVERSİTE MEZUNU ARTTI, MESLEK LİSESİ MEZUNU AZALDI

 

Üniversite mezunları ile meslek lisesi mezunları arasındaki ters orantıya da dikkat çeken Aktaş,  “1960-2018 yılları arası üniversite ve meslek lisesi mezunlarının sayısı karşılaştırıldığında, 2001 yılına kadar meslek lisesi mezunlarının sayısı üniversite mezunlarının sayısından daha yüksektir. 2002 yılında ilk defa üniversite mezunu sayısı meslek lisesini geride bırakmıştır. 2002-2018 yılları arasında üniversite mezunu sayısı meslek lisesi mezun sayısını hızla geçmiştir” dedi.

 

AB’DE NÜFUSA ORAN YÜZDE 4, TÜRKİYE’DE YÜZDE 9

 

Prof. Dr. Erkan Aktaş, üniversite ve öğrenci sayısındaki artışın Türkiye’nin ekonomisine yansımadığını iddiasını da kişi başı düşen milli gelir hesabıyla ortaya koydu.

Aktaş, “Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa ülkelerinin toplam nüfusunun yüzde 4.25’i üniversite mezunudur. Türkiye nüfusun içerisindeki üniversite mezunu oranında yüzde 9.48 ile bütün Avrupa ülkeleri içerisinde en yüksek orana sahiptir. Türkiye bir taraftan nüfusa oranla en yüksek üniversite mezunu oranına sahipken bir diğer taraftan da kişi başına düşen milli geliri, Bulgaristan ve Romanya’dan sonra en düşük ülke konumdadır. Türkiye’de öğrenci sayısının artışı kişi başına düşen geliri etkilemiyor” dedi.

 

ARAŞTIRMACI SAYISI VE YAYIN SAYISI AZALIYOR

 

129 devlet ve 78 vakıf üniversitesinde kontenjanların sürekli arttığını belirten Aktaş, YÖK verilerine bakıldığında, öğretim elemanı veya araştırmacı sayısının artmadığını kaydetti.

Aktaş, “Bunun kalitede kayıp olarak kendini gösterdiği söylenebilir. Hatta bu durum mevcut üniversitelerin kalitesini de olumsuz etkilemektedir. Hızla artan üniversitelere paralel olarak üniversite öğrenci sayısındaki artışın öğretim elamanı artışının çok üstünde olduğu görülmektedir. Akademik hayata yeni başlayan araştırmacılarda ise 2003 yılından sonra nitelik olarak da bozulma gözlenmiştir. Yeni girenlerin ortalama yayın kalitesi gerileme kaydetmiştir” dedi.

 

 

“BUNUN ADI İSRAF VE GENÇ NÜFUSTAN FAYDALANAMAMA”

 

Prof. Dr. Erkan Aktaş, “her ile bir üniversite, her ilçeye bir meslek yüksekokulu” politikasının sonuçlarını şöyle yorumladı:

“Üniversiteyi daha çok nitelikli insan kaynağı ve bilgi birikimin artmasına yönelik görme yerine, kentteki istihdam ve öğrenci harcamalarına dayalı rant odaklı görme eğilimi hızla artıyor.  

Bir taraftan gereğinden fazla üniversite mezunu verirken diğer taraftan da meslek liselerinde yeterince kalifiye ara elaman yetiştirme sorunu ile karşı karşıya kaldık. Birçok meslek alanında istenilen nitelikte ara elaman bulunamama sorunu da yaşanmaktadır.

İş bulan üniversite mezunlarının önemli bir sorunu da kendi alanı ile ilgili gereğinden fazla mezun olduğu için çok düşük ücretlere çalışıyor olmaları. Birçok üniversite mezunu, kendi alanı ile ilgili sınırlı bir emek talebi olduğundan alanı dışında çalışmak zorunda kalmaktadır.

Bu bence bir ülke için aynı zamanda büyük israf anlamına geliyor. Üniversitede milyonlarca öğrenciye eğitim vermenin piyasada sınırlı karşılığı var ise bu ülke açısından çok ciddi bir israf iken genç ve dinamik nüfustan yeterince yararlanmamak anlamına geliyor.

Üniversiteyi bina yapmak ve diploma vermeye indirgememek lazım. Yüksek Öğretim Politikalarının bir an önce masaya yatırılması gerekiyor. Bir ülkenin en stratejik sektörüdür eğitim. Bu sektör, popülist politikacılara ya da piyasaya bırakılamaz. Bırakırsanız işte; orta gelir tuzağında çıkamayan bir Türkiye görmeye devam edersiniz.”

 

 

Aktaş’ın hazırladığı tabloya göre, Türkiye, en fazla üniversite öğrencisi ve mezununa sahip ülke olarak milli gelirde 8 bin dolar düzeyinde. Türkiye’den sonra en çok öğrenci ve mezuna sahip ülke olan Yunanistan’da kişi başına milli gelir 18 bin dolar düzeyinde. 3 ila 4 milyon öğrenci düzeyindeki İtalya’da kişi başına gelir 28 bin dolar iken Almanya’da 38 bin dolar düzeyinde. En az öğrenci ve mezun sayısına sahip olan Lüksemburg’da ise kişi başına gelir 88 bin dolar düzeyinde.  Erkan Aktaş, “TYT ve AYT barajın kalkması ile birlikte; Türkiye’nin daha da fazla Avrupa ülkelerinden ayrışacağını söyleyebiliriz. Eğer bu duruma müdahale olmazsa gelecekte birçok hayalet (öğrencisiz) yüksekokul ve üniversiteler ile karşılaşabiliriz” diyor.