Sermaye kesiminin kendi egemenliğini zayıflatacak kaygısı ile Cumhur İttifakı’na uzun süredir eleştiriler yönelttiği bir süreçte Cumhur İttifakı’na alternatif olarak yeni bir seçenek oluşturmaya çalıştığını dile getiren Gürkan, Millet İttifakı’nın programının işçi ve emekçilerin yaşadığı sorunların gerçekten çözümünü içeren, çalışma yaşamında sömürüyü geriletecek politikalar ile kadınların hak eşitliği, Kürt sorununu demokratik çözümü, inanma ve inanmama özgürlüğünü ortaya koyan bir laiklik anlayışı gibi konuların Millet İttifakı’nın programında karşılık bulmadığını söyledi.
İşçi ve emekçi sınıflar ile ezilen tüm toplumsal kesimlerin çıkarlarını gözeten halk seçeneğinin ortaya konması yönünde bir tartışmayı bir buçuk yıldır sürdürdüklerini söyleyen Gürkan, “Bu kapsamda siyasi partileri ikili, üçlü tartışmalarımız oldu. Tek adam yönetimi işçi, emekçi ve ezilenlerin sorunlarına çözüm üretemez ki zaten bugün yaşana sorunların kaynağı kendisidir. Millet İttifakı’nın kimi demokratik söylem ve vaatlerinin olduğu programının bugün yaşanan sorunları kökten çözecek bir çözüm önerisi yoktur. O yüzden bugün sömürü düzenine son verecek gerçek bir laikliğin sağlandığı, Kürt sorununun eşit haklarla çözümünün sağlandığı, kadınların hak eşitliğinin, yer altı ve yer üstü kaynaklarının sermayenin talanına izin verilen bir pozisyondan halkın zenginliği için kullanıldığı bir sistem tartışmasının yürütülmesi gerekiyor” diye konuştu.
“SEÇİLENLERİN GERİ ÇAĞRILABİLDİĞİ BİR SİSTEMİN TARTIŞILMASI GEREKİR”
İktidarın politikalarının halkın iradesini de yok saydığını ifade eden Gürkan, “Halkın iradesinin egemen olduğu, atanmışların seçilmişler üzerindeki vesayetinin kaldırıldığı bir sistemin tartışılması gerekiyor. Valisinden, kaymakamına, yargısına kadar bürokrasinin seçimle iş balına geldiği, görevini hakkıyla yerine getirmeyenlerin geri çağrılma yetkisinin halkta olduğu bir rejimi tartışmaya açıyoruz. Çünkü tek adam yönetiminin iki dudağı arasında kayyum rejimi işletilmekte. Bu kayyum rejiminin karşısında halk rejiminin söz sahibi olması gerekir. Devlet karşısında halkın söz söyleme hakkının olduğu bir siyasi rejim olması gerekir” dedi. (Haber Merkezi)
