Seyirci Genco Erkal’ı neden ayakta alkışladı? | Güney Gazetesi Mersin

Seyirci Genco Erkal’ı neden ayakta alkışladı?

“…Genco Erkal çıkıyor sahneye. Bir alkış tufanı kopuyor. Şimdi biter derken daha da artıyor alkış, daha da artıyor. Ve tiyatro sahnelerinde pek görmediğimiz bir şey oluyor, seyirci ayağa kalkıp alkışlıyor. Oyun bittiğinde, oyunun sonunda seyircinin ayakta alkışladığını çok gördük de daha oyun başlamadan ayakta alkışlıyor seyirci Genco Erkal’ı. Yarım asrı geçen sanat hayatını alkışlıyordu, o muhakkak. Ama başka bir şey daha vardı o alkışlarda…”

Seyirci Genco Erkal’ı neden ayakta alkışladı?


ABİDİN YAĞMUR

 

Mersin’de ılık bir eylül akşamı.  Liman kavşağındaki ofisten çıkıp Atatürk Parkı içindeki amfi tiyatroya doğru yürüyorum. Saat 20.20 suları. Mersin’in bu bölgesi uzun zamandır olduğu gibi ıssız. Hızla geçen arabaları saymazsak in cin top oynuyor.

Fakat Atatürk Parkına geçip amfi tiyatro önüne gelince manzara değişiyor. Yüzlerce insan kuyruğa girmiş. Ellerinde biletler.

Birgün Okur İnisiyatifinin organizasyonuyla tiyatro sanatçısı Genco Erkal gelmiş kente. Uzun zaman sonra ilk kez izleyecek Mersinliler.

İlgi yoğun. Birgün Okur İnisiyatifinin gençleri, orta yaşlıları, yaşlıları enerjide eşitlenmiş. Karmaşaya mahal vermeden hızla organize oluyorlar.

İzleyicilerin HES kodları sorgulanıyor. Koronavirüs aşısı olmayanların oyuna alınamayacağı uygun bir dille anlatılıyor. HES kodunu okutanlar tiyatroya giriyor.

Oyundan önce Birgün Okur İnisiyatifi adına Abbas Koluaçık amfi tiyatroyu dolduranlara sesleniyor.  Birgün gazetesinin, kartel medyanın patronların iş takipçiliğini yaptığı dönemde, yazılmayanı yazmak, “Birgün yazdıysa doğrudur” dedirtmek için kurulduğunu anlatıyor.

Ve Birgün gazetesinin o günden bu yana yoksulların, emekçilerin, işçilerin, emeklilerin, öğrencilerin, dışlanmışların, ötekileştirilmişlerin, Alevilerin, Kürtlerin, eşcinsellerin sesi olmaya çalıştığını vurguluyor.

Koluaçık, “Birgün’ün 15 yıl içinde epeyce fincancı katırlarını ürküttüğünü görüyoruz. Onun için olmadık cezalarla, olmadık keyfi engellemelerle karşılaştı. Bunlar yetmeyince çalışanları birer birer saldıraya uğramaya başladı. Ancak şunu biliyoruz. Bu ses susmayacak. Birgün gazetesi diğer muhalif basın gibi, onların değerli çalışanları gibi susmayacaklar.  Bu bilecek bükülemeyecek. Birgün gazetesi patronsuz gazetedir. Ama Birgün gazetesi sahipsiz değildir. Birgün gazetesinin sahipleri okurlardır, dostlarıdır. Yani sizlersiniz, bizleriz” diyor.

 

“LAİK CUMHURİYETTEN TARAFIZ, HALKIN SANATÇILARINDAN TARAFIZ”

 

Birgün gazetesi okur inisiyatifi olarak pandemi nedeniyle ara verdikleri dayanışma etkinliklerine Genco Erkal’ın oyunuyla yeniden başladıklarını anlatıyor Koluaçık. Ve Genco Erkal’ı Mersinlilerle buluşturmanın kendileri açısından önemini şu sözlerle anlatıyor:

Bu etkinliğimiz bir özel anlamı var. Zihniyeti Taliban’dan farklı olmayanların halkın sanatçılarıyla girdiği kavganın sizler de farkındasınız. Bizler de Birgün ailesi olarak, Taliban zihniyetinden farklı olmayanlarla halkın sanatçılarının, onurlu sanatçıların kavgasında bir tarafız. Birgün iyiden, güzelden yana taraf olduğu gibi, Birgün laik cumhuriyetten yana taraf olduğu gibi, Birgün demokrasiden yana taraf olduğu gibi halkın sanatçılarından taraftır. Bu sebeple taraf olunduğumuzun bilinmesini istedik.”

 

“AT FİLMİNDE, ANADOLU’NUN BÜTÜN BABALARINI GÖRMÜŞTÜM GENCO ERKAL’DA”

 

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, sanatçı Genco Erkal’ın bir twit’ine yanıt vermiş ve sahnelerimiz açık demişti.

“Ahmet Arif-Şahdamarım” adlı oyun için o sahneye çıkacak Genco Erkal. Sahnenin iki yanında iki ranza. Arka tarafta merdivenle çıkılan bir platform…

Genco Erkal çıkıyor sahneye. Bir alkış tufanı kopuyor. Şimdi biter derken daha da artıyor alkış, daha da artıyor. Ve tiyatro sahnelerinde pek görmediğimiz bir şey oluyor, seyirci ayağa kalkıp alkışlıyor. Oyun bittiğinde, oyunun sonunda seyircinin ayakta alkışladığını çok gördük de daha oyun başlamadan ayakta alkışlıyor seyirci Genco Erkal’ı.

“At”  filmi geliyor aklıma. Genco Erkal’ın o rolünden dolayı sanatçıya kızdığım zamanlar geliyor aklıma. Yıllar sonra anlayacağım;  Genco Erkal o rolünde öyle başarılı, öyle bizden ki, bir devlet memurunun önünde safça beklediği sahne,  1990 senesinde babamın, Milli Eğitim Müdürlüğünde benim okul kaydımı yaptırmak için müdürün önünde beklemesini hatırlatıyor bana. Babam da öyle durmuştu, babam da öyle bakmıştı ve babam da öyle eğilmişti, yalnızca çocuğu için…  Ben babamı ve Anadolu’nun bütün babalarını görmüştüm Genco Erkal’da.

Sonra “Faize Hücum” filmi. “Simyacı” oyunu, liseli öğrenci heyecanıyla izlediğimiz. Sonra Gogol’den Nazım’a;  Marks’tan Sokrat’a uzanan tiyatro oyunları, sahneler, ışıklar, sesler…

 

“O KADAR ÇOK SANATÇI HAYAL KIRIKLIĞI YAŞATMIŞTI Kİ BİZE…”

 

Niye daha oyunu izlemeden ayakta alkışlıyordu seyirci Genco Erkal’ı?

Yarım asrı geçen sanat hayatını alkışlıyordu, o muhakkak. Ama başka bir şey daha vardı o alkışlarda. Güce, paraya, iktidara yakın olmaya, saraylarda ağırlanmaya, kamu bankalarının sponsor olduğu TRT dizilerinde parasına para, konforuna konfor katmaya tamah etmeyen bir sanatçıyı alkışlıyordu Mersinliler.

Bizim sevdiğimiz, değer verdiğimiz, saygı duyduğuz; kitaplarını başucumuzdan, şarkılarını dilimizden düşürmediğimiz o kadar çok sanatçı hayal kırıklığı yaşatmıştı ki bize…

O kadar çok sanatçımız halktan, haklıdan, laiklikten, demokrasiden kopup gücün, iktidarın peşinden koşmuştu ki…

Ve biz büyürken o kadar kirlenmişti ki dünya…

Temiz kalan bir sanatçıyı alkışlamıştı Mersinliler…