“Çocuk işçiler ülkemizin kanayan yarası” | Güney Gazetesi Mersin

“Çocuk işçiler ülkemizin kanayan yarası”

Türkiye’de çocuk işçilerin yaş aralıkları 2019 yılı Çocuk İşgücü Anketine göre, çalışan çocukların yüzde 79,7’si 15-17 yaş aralığında. Çocuk İşçiliğinin ülkemizde kanayan bir yara olduğuna dikkat çeken Mersin Barosunun çocuk hakları alanında faaliyet gösteren avukatlarından İrem Okuyucu, “Çocuk işçiliği dünya çapında toplumsal bir sorun olarak varlık göstermektedir. Ülkemizde de halen kanayan bir yara olarak kabul edilebilecek çocuk işçiliğinde rakamlar da bir o kadar tedirgin edicidir” dedi.

“Çocuk işçiler ülkemizin kanayan yarası”


MAYSA DERYAYEVA

 

Av. İrem Okuyucu, “Türkiye’de çocuk işçilerin yaş aralıkları 2019 yılı Çocuk İşgücü Anketi sonuçlarına göre incelendiğinde; çalışan çocukların %79,7’sini 15-17 yaş aralığındakiler, %15,9’unu 12-14 yaş aralığındakiler, %4,4’ünü ise 5-11 yaş aralığındaki çocuklar oluşturmaktadır. Rakamlar incelendiğinde çocuk işçiliğinde en çok payın 15-17 yaş aralığındaki çocuklarda olduğu görülmektedir. Her ne kadar yaş aralığı daha büyük çocuklar bakımından oranın daha fazla olması pozitif bir olguymuş gibi görünmekteyse de 15-17 yaş aralığındaki çocukların henüz lise çağında olduğu düşünülürse aslında bu çocukların da iş hayatından ziyade eğitimlerine devam etmeleri gerekliliği söz konusudur” ifadelerini kullandı.

 

“ERKEK ÇOCUK İŞÇİLERİNİN SAYISI YÜKSEK”

 

Av. İrem Okuyucu çocuk işçilerin daha çok hizmet sektöründe çalıştığına dikkat çekerek, “Türkiye’de yapılan araştırmalar incelendiğinde çocuk işçiliğinde %70,6 oranında erkeklerin, %29,4 oranında ise kız çocuklarının yer aldığı görülmektedir. Bunun yanı sıra çocuk işçilerin sektörel dağılımları ise bize yaş aralığı yükseldiğinde genellikle hizmet sektöründe çalışmanın varlığını gösterirken, yaş aralığı düştüğünde daha çok tarım sektöründe çocuk işçilerin varlığını göstermektedir” dedi.

 

“ULUSAL DÜZEYDE VERİ VE İSTATİSTİKLERİN ÜRETİMİ ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELEDE ÖNEMLİ BİRER HAMLE”

 

Çocuk işçiliğinin önlenmesi için bazı yöntemlerin uygulanması gerektiğini ifade eden Av. İrem Okuyucu, “Geleceğimizin yegâne temsilcisi olacak çocuklarımızın çocuk işçiliğinden sıyrılabilmesi için çocuklarımıza ve onların ailelerine eğitimin önemi, süreç içerisinde çocukların devamlılığının ne kadar önemli olduğu konusunda nitelikli eğitimlerin verilmesi gereklidir. Şüphesiz ki; çocuk işçiliğinden uzaklaşabilmenin temelini “eğitim’’ kavramının oluşturduğunu düşünmekteyim. Eğitimin çerçevesi altında daha bilinçli nesiller ve onları yetiştirecek bilinçli ebeveynlerin varlığı halinde çocuk işçiliğindeki azalma gözle görülür hale gelecektir.  Bir diğer yöntem ise; çocuk işçiler bakımından hukuki bir zeminin oluşturulması ve gerçekten etkin hukuki düzenlemelerin varlığıdır. Mevzuatımızda çocuk işçiler ile ilgili yasal düzenlemeler; 4857 sayılı İş Kanunu, Umumi Hıfzısıhha Kanunu, Mesleki Eğitim Kanunu, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Sendikalar Kanunu gibi kanunlarda yer almaktadır. Ülkemizde istihdamda çocuklara ilişkin mevzuat, konu ile ilgili AB Direktiflere ve İstihdama Kabulde Asgari Yaşa İlişkin 138 sayılı, Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin 182 sayılı ILO Sözleşmesi ile uyumlu niteliktedir. Anılan mevcut yasal düzenlemelerle birlikte çocuk işçiler ile ilgili sık sık ulusal düzeyde veri ve istatistiklerin üretimi de çocuk işçiliği ile mücadele kapsamında önemli birer hamle olacaktır” dedi.

 

“YOKSULLUK ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN TEMELİNDE YATAN PROBLEM”

 

Çocuk işçiliği konusunda halihazırda çalışmalar yapan kurumların güçlendirilerek adının duyurulması gerektiğine dikkat çeken Av. İrem Okuyucu, “Çocuk işçiliği konusunda gerektiği takdirde yeni kurumların oluşturulmalıdır. Örneğin; 1919 yılında kurulan ILO’nun (Dünya Çalışma Örgütü) ana konularından birisini çocuk işçiliğinin önlenmesi oluşturmaktadır. Yine BM Genel Kurulu, 1989 yılında çocuk işçiliğinin önlenmesi bakımından temel nitelikli BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabulü ile çocuk işçiliği ile mücadele bakımından önemli bir adım atmıştır. Birçoğumuzun bildiği gibi UNICEF bu alanda birçok çalışma yürütmektedir. Çocuk işçiliği alanında çalışan çok daha fazla sayıda kurum olmakla birlikte örnek niteliğinde saymış olduğum bu kurumlar gibi, düzenli ve sistematik projeler ve sözleşmeler kapsamında çalışmalar yapılması çocuk işçiliğinin önlenmesi noktasında ciddi etkiler doğuracaktır.  Çocuk işçiliğinin temelinde yatan problem yoksulluk olmakla birlikte yoksullukla mücadele edilmek suretiyle; çocuk işçiliğinin önüne geçilebilecek olup bu nedenle sosyoekonomik anlamda önlemlerin alınması da gerekli olacaktır” diye konuştu.