“Aç kapa politikalarıyla salgınla mücadele olmaz” | Güney Gazetesi Mersin

“Aç kapa politikalarıyla salgınla mücadele olmaz”

“Aç kapa politikalarıyla  salgınla mücadele olmaz”


 

ZELİHA ÖZİPEK

 

17 günlük kapanmanın ardından kademeli normalleşme kararlarına tepki gösteren Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Antmen, “Aç kapa politikaları ile salgınla mücadele olmaz” diye tepki gösterdi. En fazla bir ay içerisinde başka bir pik ile karşı karşıya kalınacağını iddia eden Antmen, “Günlük vaka sayılarının 10 binin üzerinde olduğu, günlük ölümlerin 250’ye yakın olduğu, aşılamada yüzde 12’lerde kalındığı bir ortamda bu salgınla baş edebilmek mümkün değildir” dedi.

 

Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu, 17 günlük tam kapanmanın ardından düzenlediği basın toplantısında en fazla 1 ay içerisinde yeni bir pik ile karşı karşıya kalınabileceği uyarısında bulundu. “Aç kapa politikaları ile salgınla mücadele olmaz” diye tepki gösteren Oda Başkanı Dr. Mehmet Antmen, “Covıd-19 pandemisinde alınan tüm önlem ve uygulamaların temel amacı bulaş zincirini kırmak olmalıdır. Pandemiden çıkışın anahtarı ise etkili ve güvenli aşıların yaygın ve hızla uygulanmasındadır. Peki kapanma döneminde bu şartlar yerine getirilmiş midir? Kesinlikle hayır. Tam kapanma” sırasında açıklanan planlama çalışanların sadece yüzde 17’sini kapsamamış, zorunlu olmayan üretime yönelik çarkların dönmesinden bir an bile vazgeçilmemiştir. Hatta salgın fırsata çevrilmiş, bazı sektörlerde çarkların daha hızlı dönmesinin yolu açılmış, emek sömürüsünün derinleştirilmesi ve örgütlülüğüne yönelik saldırılara hız verilmiştir. Kamu çalışanlarının yalnızca bir kısmı evde tutulurken özel sektör çalışmaya devam ettirilmiş, çalışma ortam ve koşullarına ilişkin hiçbir önlem alınmamıştır” diye konuştu.

 

“SALGINI DEĞİL ALGIYI YÖNETENLER ÜLKEYİ KARANLIKTA BIRAKMAKTADIR”

 

“Ülkemizin acilen harekete geçerek etkililik düzeyi en az %70-80 olan aşıları toplumun mümkün olan en geniş kesimine hızla uygulaması gereklidir” diye tavsiyede bulunan Antmen, “Ancak aşı programının bu şekilde devam etmesi halinde toplumsal bağışıklık için gerekli aşılı nüfus oranına yakın tarihte ulaşılamayacağı açıktır. Aşılama süreci ile toplumsal bağışıklığa ulaşana kadar, virüsün toplumda yayılımının sınırlanması ve bulaşmanın önlenmesi için etkili stratejiler geliştirilmeli, önlemler doğru ve güvenilir veri ve bilgilere dayanmalıdır. Ancak Türkiye’de COVID-19 ile ilgili veriler iktidarın tekelinde tutulmakta, şeffaf ve epidemiyoloji biliminin ilkelerine uygun veri toplanmadığı gibi sınırlı veriler de paylaşılmamakta, salgını değil algıyı yönetenler ülkeyi karanlıkta bırakmaktadır” dedi.

 

“KAPALI ORTAMLAR SINIRLANDIRILMALI”

 

Antmen, koronavirüs salgınında uygulanması gereken sınırlamaları şu şekilde sıraladı:

 

*Toplu katılım olan ve özellikle kapalı ortamlardaki etkinliklerin ve toplantıların sınırlandırılması (düğün, cenaze, açılışlar, kongreler, eğlence ortamları)

*Toplu yaşam alanlarının kısıtlanması (yurtlar, işçi yatakhaneleri vb.)

*Kapalı ortamların sınırlandırılması, kapalı ortamlardaki kişi sayısı ve geçirilen sürenin kısıtlanması (fabrikalar, atölyeler vb.)

*Toplu ulaşımdaki sınırlamalar

*Seyahat sınırlamaları (şehir içi, şehirlerarası ve uluslararası)

*Zorunlu üretim dışında üretimin durdurulması, zorunlu üretime yönelik gereksinimlerin asgariye indirilmesi

*Üniversitelerde yüz yüze eğitimin sınırlandırılması

*Sokakta kalabalıklaşmanın sınırlandırılması

*Hane içinde kalabalıklaşmanın sınırlandırılması

*Tüm sınırlamalara rağmen vaka sayıları kontrol altına alınamazsa lise, ortaokul ve ilkokul ve okul öncesi sıralaması ile yüz yüze eğitimin sınırlandırılması

Tersi bir sıralama da kısıtlamaların kaldırılmasında izlenmelidir. Peki, 16 Mayıs’taki İçişleri Bakanlığı genelgesinde bu sıra izlenmiş midir? Yine koca bir hayır.”