’Next 75’te dünyanın gelecek 75 yılı tartışıldı | Güney Gazetesi Mersin

’Next 75’te dünyanın gelecek 75 yılı tartışıldı

Rosatom Genel Müdürü Alexey Likhachev, Uluslararası Gençlik Konferansı’nda ’Next 75’ yaptığı konuşmada, "Dünyanın en ücra noktalarında gerçekleşen şeyler bile hepimizi önünde sonunda etkiliyor. Dolayısıyla sorunların ve tehditlerin üstesinden gelecek ortak bir çözüm bulmak hepimizin ortak görevidir" dedi.

’Next 75’te dünyanın gelecek 75 yılı tartışıldı


Rosatom'un desteğiyle Soçi Sirius Bilim ve Sanat Parkında gerçekleşen Uluslararası Gençlik Konferansı 'Next 75', dünyanın önde gelen bilim insanlarını, gelecek bilimcilerini, sanat ve kültür dünyasından önemli isimleri bir araya getirdi. Dünyanın 5 kıtasından genç öğrencilerin katıldığı ve dijital ortamda toplam 440 bin 770 kişinin canlı izlediği etkinlikte, 'Nobel Barış Ödülü' sahibi Rodney John Allam’dan tanınmış ekologlar Miguel Brandao ve Karl Safina’ya, antropolog Jane Morris Goodall’dan 3 Oscar ödüllü ünlü yönetmen Oliver Stone’a, BM İyi Niyet Elçisi Bertrand Piccard’dan aktör ve yönetmen Danila Kozlovsky’a kadar çok sayıda ünlü isim görüşlerini paylaştı. Konferansa Türkiye’deki çeşitli üniversitelerden öğrenciler ve bilim insanları da katıldı.

Konferansta iklim değişikliği, tükenen doğal kaynaklar, nüfus artışı, salgın hastalıklar, enerji ihtiyacı gibi küresel sorunlar ile dünyanın gelecek 75 yılı için üretilmesi gereken çözümler masaya yatırıldı.

 

“DÜNYAYI BİRLİKTE İYİLEŞTİREBİLİRİZ”

Next 75’in özel konuğu olan Rosatom Genel Müdürü Alexey Likhachev, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Dünyanın en ücra noktalarında gerçekleşen şeyler bile hepimizi önünde sonunda etkiliyor. Dolayısıyla sorunların ve tehditlerin üstesinden gelecek ortak bir çözüm bulmak hepimizin ortak görevidir. Gezegenimizin geleceğini önemsiyoruz. Bugün yapılan konferans, önümüzdeki 75 yıl içerisinde gezegenimiz üzerindeki yaşamı daha iyi ve güvenli bir hale getirmek için neler yapılması gerektiğini anlama yolunda hepimize bir mesafe kat ettirdi. Eminim ki, dünyayı birlikte iyileştirebiliriz. Çünkü gelecek zaten başladı ve olacaklar yalnızca bizlere bağlı."

 

“GEZEGENİN GELECEĞİ SİZİN ELİNİZDE"

“Konferansın amacı, küresel zorluklar için teknolojik atılımlar oluşturmak ve kendi tariflerimizi sunmaktır. Sizi bu sürecin en iyileri olmaya çağırıyorum” diyen Sirius Eğitim Merkezi Başkanı Elena Shmeleva ise gençlere, "Aslında, gezegenin geleceği sizin ellerinizde" sözleriyle seslendi.

 

TÜRKİYE'DEN DE 20 ÖĞRENCİ KATILDI

500 proaktif ve yetenekli insanın dünyanın kaderi hakkında yapılan tartışmalara katıldığı konferansa, İstanbul Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Sinop Üniversitesi ve Karabük Üniversitesi’nden de 20 genç öğrenci katıldı.

Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Yücel, hem konferansa katılım konusunda öğrencilere danışmanlık yapmaktan hem de etkinliği bizzat izleme fırsatı bulmaktan dolayı mutluluk duyduğunu belirtti. Konferans kapsamında ele alınan konuların gençlere derin ufuklar kazandırdığını belirten Yücel, “Geniş deneyim sahibi ve tüm dünyada tanınmış insanların geleceğe dair görüş ve değerlendirmelerini dinlemek herkes için eşsiz bir ayrıcalık oldu” ifadelerini kullandı.

Yücel, konferansa ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Konferansta, küresel ısınma ve iklim değişikliği sonucu dünyada yaşanan yangın ve sel felaketleri, her yıl yaşanan kuraklıklar, yaşamın vazgeçilmez kaynağı olan suyun kıtlığına ilişkin riskler, dengesiz nüfus artışıyla birlikte doğal kaynakların hızla tükenmesi, yeni salgın hastalıklar gibi ana temalar küresel ölçekte bir bakış açısıyla tartışılmış ve sıkça gençlere mikrofon uzatılarak soru sormalarına imkan verilmiştir. Bunun öğrenciler açısından son derece yararlı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Rosatom’un 'insanlık için atom' projesi kapsamında hazırladığı videolar arasında yer alan ve Moskova MEPHI Nükleer Teknoloji Üniversitsi’nde nükleer mühendislik eğitimi gördükten sonra yurdumuza dönerek Akkuyu NGS Projesi’nde çalışmaya başlayan iki mühendisimizin yaşam serüveninin bir video kaydıyla 5 kıtaya gösterilmesi, hem Türkiye’nin hem de Akkuyu NGS Projesi’nin tüm dünya ülkelerine tanıtılmasına olanak sağlamıştır. Rosatom da konferans sayesinde karbonsuz bir gelecek için nükleere yönelmenin gerekliliğini, gelecek 75 yılın uzmanları olacak gençlere aşılamıştır.”

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencilerinin konferansa katılımında danışmanlık yapan İTÜ Enerji Enstitüsü Öğretim Görevlisi Dr. Senem Şentürk Lüle de görüşlerini şöyle ifade etti: “İnsanlığın 75 yıl içerisinde karşılaşacağı küresel problemler ile ilgili konuların dünyaca ünlü uzmanlar tarafından değerlendirildiği ve dünyanın her yerinden öğrencilerin sorularını yöneltebildiği Next 75 Uluslararası Gençlik Konferansına hem kendim katılım sağlamaktan hem de İTÜ Enerji Enstitüsü öğrencilerinin katılmasına aracılık etmekten oldukça memnunum. Rosatom tarafından oluşturulan bu platformda kaynaklardaki azalma, nüfus artışı, zorlu bir pandemi süreci yaşadığımız bu günlerin ana konularından olan yeni hastalıklar ve çevresel problemlerin kapsamlı olarak tartışılması ve çözüm önerileri getirilmesi sorunları açık bir şekilde gözler önüne serdi ve hiç vakit kaybetmeden çözüm için gerekenlerin yapılması gerekliliğini ortaya koydu. Öğrencilerin, farkı kültürlerden gençlerin tartışılan konuya yaklaşımlarını görmeleri ufuklarını geliştirmelerine yardımcı oldu.”

 

TEMİZ ENERJİNİN EN İYİ YOLU YÜZER SANTRALLER

Konferansta tartışılan konulardan biri de enerji kaynaklarının yetersizliği oldu. ABD Küresel Girişimler Bilim Konseyi Başkanı Thomas Blees, "Tüm ülkelerdeki insanlara uygun bir fiyata enerji sağlamak sosyal adaletin temel sorunlarından biridir. Rüzgar ve güneş enerjisi, enerji kıtlığı sorununu çözebilir, ancak kullanımını yeterince artırmak mümkün olmayacaktır. Dünyanın tüm sakinlerine ABD vatandaşlarının tüketiminin yaklaşık yarısı kadar enerji sağlamak istediğimizi varsayalım. Bunu rüzgar türbinleri ve güneş panelleriyle başarmak için Güney Amerika büyüklüğünde bir alanı kaplamaları gerekiyor. Aynı zamanda, güneş panellerinin verimliliği zamanla azalır ve ayrıca neredeyse her gün 1 milyon metrekareden fazla bir alanda bu tür pillerin değiştirilmesi gerekir” diye konuştu.

Artan nüfusa temiz enerji sağlamanın en iyi yolunun yüzen nükleer santraller olduğunu ifade eden Blees, şu değerlendirmede bulundu: “Büyük enerji santralleri inşa etmek büyük yatırımlar gerektirir fakat birçok hükümet bu tür tesislere yatırım yapma imkanı bulamayabilir. Ancak yüzer nükleer santraller, gerekli enerjiyi hiçbir ek ücret ödemeden sağlayabilir, inşaat maliyeti armatörler tarafından karşılanacaktır. Tersanelerin mevcut kapasitelerini kullanarak, her yıl toplam 400 GW (GigaWatt) kapasiteli yüzer nükleer santraller inşa etmek mümkün."

 

DÜNYA NÜFUSU ARTIYOR

Konferansta Birleşmiş Milletler Barış ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Daniel Fang, Çin’in doğum oranını sınırlandırma kararının etkilerini anlattı. Fang, "'Tek aile, tek çocuk' politikası acımasızdı ancak son derece etkili oldu. Tahminlere göre, 2023'te Çin’in nüfusu 1.4 milyardan fazla insan ile zirveye ulaşacak ve sonra yüzyılın sonunda 700 milyon kişide sabitlenecek. Ancak burada bir sorun ortaya çıkıyor. Bu tür ailelerde büyüyen insanlar sadece çocuklarını değil, aynı zamanda bir düzineden fazla yaşlı akrabayı da desteklemeli evli çift başına dört ebeveyn ve sekiz büyükanne ve büyükbaba var. Bu da ekonomik ve psikolojik bir yük” dedi.

Delhi Üniversitesi Coğrafya Profesörü Tejbir Singh Rana da BM tahminlerine göre Hindistan’ın 2027 yılına kadar dünyanın en kalabalık ülkesi olacağını kaydetti. 2050'den sonra ise Nijerya’nın Amerika Birleşik Devletleri'ni geçeceğini ve en kalabalık üçüncü ülke olacağına dikkat çekti. Amerikalı Zoolog Karl Safina da “Nüfus artıyor ve doğanın yer açması gerekiyor. İnsanlar tüm bölgeleri ele geçiriyor. Bu birçok hayvan türünün yok olmasına yol açıyor. 1970'den beri dünya vahşi yaşam nüfusunun yüzde 68'ini kaybetti; memeliler, kuşlar, amfibiler ve sürüngenler. Şimdi yaptığımız gibi onu yok etmeye devam edersek, dünyada yaşam var olamaz. Biz doğanın kralları değiliz, sadece onun bir parçasıyız” ifadelerini kullandı.

İngiliz Primatolog Jane Goodall’a göre ise durumu düzeltmek için hala zaman var. “Güçlerimizi birleştirip doğaya verdiğimiz yaraları iyileştirmemiz gerekiyor” şeklinde konuşan Goodall, “Bazı insanlar dünyalıların yakında Mars'ta yaşamaya başlayacağını düşünüyor. Mars'ın resimlerini gördüm. Orada yaşamak istemiyorum” diye seslendi.

 

STONE, NÜKLEER ENERJİ HAKKINDA BİR FİLM YÖNETECEK

Next 75’e katılan ünlü Amerikalı Yönetmen Oliver Stone ise konferansın renkli isimlerinden biri oldu. Rusya’da nükleer endüstrisini yakından tanımak için de bir dizi ziyaret gerçekleştiren Stone’un, Rosatom’un yayın organı Satrana Rosatom’a verdiği röportajda nükleer enerji ve iklim değişikliğiyle mücadeleye katkısı üzerine bir belgesel yöneteceğini açıklaması ise oldukça ilgi çekti.

Stone, filminin, “Bu nükleer enerjinin gerekliliği, verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları hakkında çok önemli bir kitap” olarak tanımladığı, 'Parlak bir gelecek' kitabına dayandığını söyledi. Kitabın yazarları Amerikalı Siyaset Bilimci ve Yazar Joshua Goldstein ile İsveçli Mühendis ve Yeşil Enerji Uzmanı Staffan Quist, yalnızca nükleer enerjinin dünyayı küresel bir felaketten kurtarabileceğine inandığını kaydeden Stone, onlarla aynı fikirde olduğunu ifade etti. Stone’un röportajda aktardığı sözleri ise şöyle: “Nükleer enerjinin bizi iklim değişikliğinden kurtarabileceğine inanıyorum. Paris Anlaşmalarına ve Kyoto Protokollerine rağmen, karbondioksit emisyonları artıyor. Batı, iklim değişikliğini engellemeye çalışırken, Hindistan, Çin ve Afrika'da giderek daha fazla enerjiye, dünyanın şu anda tükettiğinden üç, dört, beş kat daha fazla ihtiyacı olan insan doğuyor. Buna hazır mıyız? Henüz değil. Elbette bugün yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye çalışıyorlar. Ve bu harika, yenilenebilir enerjiye inanıyorum. Ama şimdiye kadar her şey o kadar başarılı ilerlemedi. Bu tür enerjiler geniş alanlar gerektiriyor ve genellikle birçok sorunla ilişkilendiriliyor.”

Prömiyerini gelecek yılın ilkbahar ve yaz aylarında yapmayı planladığı filminin insanların nükleer enerji hakkındaki korkularını yenmelerine yardımcı olmasını umduğunu ifade eden Oliver Stone, “Korku ile tehlike arasında büyük bir fark var. Korktuğumuz şey (nükleer enerji) genellikle tamamen güvenlidir. Ancak gerçekten tehlikeli olan karbondioksit emisyonlarındaki artış ve hava kirliliği. Kömür her yıl birçok insanı öldürüyor. Ancak insanlar hala büyük kötü kurttan korktukları kadar nükleer enerjiden de korkuyorlar" diye konuştu. (İHA)