Hülya Aslan | ÖYLEYSE…YETER… | Güney Gazetesi Mersin
Hülya Aslan

ÖYLEYSE…YETER…


Dört gündür Türkiye ayakta…

Konuya girmeden 

Soru şu

bu ülkede mesleği başındayken ölümle… tehditle…. Hapisle, sınanmamış kaç iş kolu kaldı?

Doktorundan öğretmenine taksicisinden maden işçilerine gazetecisinden hukukçusuna  iş insanından akademisyenine…

Herhal tüm mesleklerin “fıtratında” olsa gerek ölüm… tehdit …..hapis

daha şanslı olanları için galiba gasp… çökme…

Bir ülkenin geldiği/getirildiği yer böylesi nihayetler olabilir mi?

Hemi de bu olayların hiç birinin münferit olmadığı her gün her biri için yüzlerce örneğin yaşandığı bir ülkede sağlıklı kararlar almak, hukuku, yasayı ,yönetmeliği işletmeye çalışmak suya yazmak gibi gelmiyor mu?

Hâlbuki ki anayasasında demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti yazan bir ülkede yaşadığımız her gün kara mizah sayfalarından kopmuşçasına canımızı yakıyorken gelecek nesillere olumlamalar da bulunmak ne kadar işlevsel olabilir ki?

Mafya ve türevlerini çökertiyor diye İçişleri Bakanı Yerlikaya’yı yere göğe sığdıramamak gerçeklerin giz perdesini örtmek değil de nedir?

Okulların önünde ki “torbacıların, uyuşturucu satıcılarının gördüğünüz yerde  ayaklarını kırın” diye halkın kendi derdini kendinin çözmesini salık verenler de aynı tornadan çıkanlar değil miydi peki?

Tüm bu kangrenler ülkeyi sararken pardon ama bu anayasa kucağınızda sizler o koltuklarda ne yapıyordunuz diye sormayacak mıyız?

Ülkenin dört bir yanı kevgire dönerken ve  de ne idüğü belirsiz insanlar ülkede cirit atarken sizler hangi büyük işlerin içinde bu adamların ağababaları ile pozlar veriyordunuz diye aklımızla alay edenlere sorulmayacak mı?..

Yahut fen liseleri Anadolu liseleri meslek liseleri gibi binlerce kamu okullarının ya da özel okulların kapısında kadrolu bir tek güvenlik görevlisi çalıştırmayan, okullarda tuvalet kağıdından sabununa ödenekler göndermemeyi ekonomik krize bağlayıp öte yandan itibardan tasarruf olmaz deyip saray ve yavrularını ülkenin dört bir bucağına kondurup gözümüze sokanlara yeter denilmeyecek mi?

Eğitim sistemimizi “Türkiye Yüzyılı” mavalları ile tarikat cemaat üçgenine daha da yelken açtıranlar laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitime son darbeyi vurmaya çalışırken ve de “…çatlasanızda patlasanızda sizin cemaat tarikat bizim STK dediğimiz bunlarla protokoller yapmaya devam edeceğiz…çünkü onların terörist olmasını önlüyorlar” denilip makamının yarattığı güç zehirlenmeleriyle esip kükreyenler  hemen kolları sıvayıp “MAARİF MODELİ” kurgusunu 70 yıldır hayallerinden gerçeğe dönüştürmeye çalışırken……..

Ülkede bir okul müdürünün nasıl kolayca öldürülebildiği videolarını izlediler mi acaba?

O uyruklu bu uyruklu demeden önce bir çocuğun ve daha yüzlercesinin benzeri şeyleri yapabilmesinin ardında sayfalarca pedagoji ve psikoloji aranabilir

ama temel olan şudur

Bu çocukları suça yönelten hele de tüm zamanlar için hep kutsal meslek sayılan öğretmenlerini bıçaklamak öldürmek gibi canileşmeye iten şeyleri onlarca yıldır hayalini kurdukları maarif modeller bu hallere getirmedi mi?

Bugün de “kalp ile zihni içeren ruhu” dinsel argümanlarla besleyen “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile  sanattan bilimden spordan kopardıkları eğitim sistemini epistemolojik bütünlüklerle açıklamaya çalışmak ne kadar eğitim bilimi gerçeği ile örtüşebilir ?

Bu sayfada sorguladıklarımızın benzerini ve daha çoğunu dün yurt genelinde hemen tüm sendikalar il milli eğitim müdürlükleri önünde sordu.

Mersinde de dün dört Eğitim sendikası  Mersin İl Milli Eğitim müdürlüğü önünde eylem gerçekleştirirken, sadece Eğitim Bir-Sen üyeleri özgür çocuk parkı önünde toplandı.

  yaşadığımız bu faciada bile sarı sendikacılık örneği yine görüldü…

 Milli eğitim bakanı Eğitim Bir-Sen ve Türk Kamu-Sen Başkanlarını yanına alıp basın açıklaması yaparken Eğitim -Sen ve Eğitim-İş katılmadı. Gerekçeleri ise basın açıklamasında ne söyleneceğini önceden bilmiyor olmaları ki bunda da son derece haklılar.

Eğitim- İş ve Eğitim-Sen’in meydanlarda ki

“Bugün eğitim emekçilerinin kendilerinin ve öğrencilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması en çok sizlerin eseridir. Yandaş bürokratlara 3’er 5’er maaş dağıtmak için, halk yoksulluktan kırılırken ‘itibar’ sözüyle yutturmaya çalıştığınız şatafat için, Diyanet’in garajındaki araç filosuna Avrupa ülkelerinin başbakanlarında bile olmayan araçlardan yenilerini katmak için bulduğunuz o paralar, okullarımızda öğrencilerimizin önünde birer öğün yemeğe, kadrolu temizlik ve güvenlik personeline dönüşebilirdi”

Benzer  sözleri bu ülkede herkesin altına imza atacağı ortak düşünceler değil mi?

ÖYLEYSE……..YETER



ARŞİV YAZILAR