Derdim hayatı kurtarmak! | Güney Gazetesi Mersin

Derdim hayatı kurtarmak!

Çocuklarla birlikte dikiş diken, şehir dışı gezilerinin yol masrafını çıkarmak için tiyatro oyunları sergileyen, öğrenci velisi annelerle her hafta buluşup onlara farklı bir pencere açmaya çalışan sıra dışı bir öğretmen Çiğdem Dengiz. “Derdim günü kurtarmak değil, hayatı kurtarmak” diyen Dengiz, sınıf öğretmenliğinde 19 yılı geride bıraksa da, hâlâ öğretmenlikte ilk günüymüş gibi heyecanla çalışıyor.

Derdim hayatı kurtarmak!


Esra Şasi Yağmur

 

Çiğdem Dengiz bir sınıf öğretmeni. Meslek yaşamının ilk 6 yılını Şanlıurfa’nın kırsal kesimlerinde geçiren Çiğdem öğretmen, 13 yıldır da Mersin’in yoksul mahallelerinde yaşayan çocukların geldiği Ahmet Mete Işıkara İlkokulu’nda görev yapıyor. Çiğdem öğretmen için sınıf öğretmenliği sadece çocuklara ders anlatıp gitmek değil. Çiğdem öğretmen bir yandan müfredata göre derslerini veriyor, bir yandan çocukların kişisel gelişimi için etkinlikler yapıyor, bir yandan da öğrencilerinin annelerine yönelik ‘Anne Bir Nefes Alır mısın’ adını verdiği projeyi gönüllü olarak yürütüyor.  Her hafta 2 saat boyunca öğrenci velisi kadınlarla bir araya gelen Çiğdem öğretmen, onlara hikayeler anlatarak, sohbet ederek biraz olsun nefes almalarını sağlamaya, hayatın farklı yönlerini anlatmaya çalışıyor. Çiğdem Dengiz, “Benim derdim sadece müfredat değil. Benim derdim günü kurtarmak değil, hayatı kurtarmak. Ben öğrencilerimde bir iz bırakmak istiyorum” diyor.

Çiğdem Dengiz ile okulunu, öğrencilerini, öğrenci velisi anne ve babaları, ‘Anne Bir Nefes Alır mısın’ projesini konuştuk.

 

-Görev yaptığınız okul ve öğrenci profili hakkında bilgi verebilir misiniz?

ÇİĞDEM DENGİZ: Ahmet Mete Işıkara İlkokulu’nda görev yapıyorum. Mahallemiz iç ve dış göçle gelen çocuklardan oluşuyor. 130 civarında Suriyeli, 1200 civarında da Türk vatandaşı öğrencimiz var. Çoğu Güneydoğu illerinden gelmiş ailelerin çocukları. O nedenle zor bir okul. Önce veliyi inandırmamız lazım.

-Veli profiliniz nasıl?

ÇİĞDEM DENGİZ: Veliler geçim derdine dalmış. Ekonomik zorluklarının olması, çok çocuklarının olması onları okuldan uzaklaştırmış. Meslekte 19. Yılım. 13 yıldır Ahmet Mete Işıkara’dayım. Çok fazla şey yaparak hem anneyi, babayı okula davet ederek onlara okulun önemini anlatmaya çalışıyorum. Bu anlamda öncelikle ev ziyaretlerinden başladım.

-Anne babanın okula dahil olması neden önemli?

ÇİĞDEM DENGİZ: Anne baba okula dahil olursa çocuğu her anlamda destekler. Veli bilmediği bir şeye adım atmaz genelde. Bir şeyi veliye anlatabilirsen, veliyi inandırabilirsen veli okula gelir. Bunun başarı getirdiğini, çocuklarda özgüven oluşturduğunu her zaman görüyoruz. Mesela okullarımızda en çok başarılı olanlar, genellikle anne babası okulla ilgili olan öğrenciler. Bir şeyleri göğüsleyen, çocuğu için kendini parçalayan velilerin çocukları daha başarılı oluyor.

-Anne bir nefes alır mısın projesinin içeriği nedir? Neden böyle bir projeye ihtiyaç duydunuz? Adı nereden geliyor?

ÇİĞDEM DENGİZ: 13 yıl önce bu okula geldiğimde bana veli toplantısı yapma dediler. Hatta bir arkadaş dedi ki ben bir gün veli toplantısı yaptım sadece 4 tane anne geldi. Hocam ben bunu sağlarım dedim. Sağlayamazsın hocam gelmezler dedi. Sağlarım dedim. Gerçekten bir veli toplantısı düzenlediğimde annenin evde yoğurduğu hamurun çocuktan daha öncelikli olduğunu gördüm. Hocam hamurum vardı gelemedim diyenler oluyordu. Onları okula katmak ve hayatta bir nefes almalarını sağlamak için bu projeyi geliştirdim. Bu benim kendi fikrimdi. Haftanın boş olan 2 saatlik sürecinde bütün annelere mektup gönderdim. Sizlere masal anlatmak istiyorum dedim. İlk görev yerim Urfa’ydı. 6 sene kaldım orada. O kadar çok hikaye dilendim ki kadınlardan hayata dair. Şiddete dair, geçimsizliğe dair, yokluğa dair. Genelde olumsuz hikayeler. Anneler bir hava alsın istedim. Bir nefes alsın istedim. Gün geldi onlara kahve ile ilgili hikaye anlattım, kahve içtik. Gün geldi çocuk eğitimiyle ilgili, kendine güvenle ilgili ya da hayatta neler yapabileceklerimizle ilgili konuşmalar yaptık. Yaklaşık 70 hikaye anlattım annelere.

-Eylül ayından bu yana değil mi?

ÇİĞDEM DENGİZ: Evet, eylülden bu yana. Hemen hemen 200 anneye ulaştım. Ben çalışmalardan sadece kendi velim faydalansın istemem. Ulaşabildiğim herkese ulaşmak isterim. Bir süre sonra velilerim, ‘hocam bugün çok yoruldum, bize ne anlatacaksın’ demeye başladılar hevesle. Mesela Aşık Veysel’in hayatını anlattım onlara. Neden? Çünkü yoklukla yaşadı. Gözleri görmüyordu ama türküleriyle ün saldı. Zor koşullarda da insan bir şeyler başarabilir mesajını vermek istedim. ‘Hocam bizde olanak yok, nasıl okutalım’ diyorlar çünkü. Bunla ilgili kafamı çok yordum. Veliye ne anlatayım da yüzü gülsün diye çok düşündüm. Güzel dönütler aldım.

-Şu an kaçıncı sınıfı okutuyorsunuz?

ÇİĞDEM DENGİZ: Dördüncü sınıf. Ama bir nefes projesini okuldaki tüm veliler için yapıyorum. Bütün velilere yazı gönderiyorum. Yarın 11’de okulun konferans salonunda bekliyorum diyorum.

-Katılımdan memnun musunuz?

ÇİĞDEM DENGİZ: Katılım şöyle… Bazen 10 kişi geliyor, bazen 40 kişi geliyor. Bir gün bir veli geldi. Sadece bir kişi vardı. Hocam kendinizi kötü hissediyor musunuz? Çalışmayı iptal edecek misiniz dedi. Hayır dedim. Onunla yapacağım sohbet belki evine olumlu duygularla gitmesini sağlayacaktı. Sayı benim için önemli değil.

-Bu projenin örnek olmasını ister misiniz diğer okullara.

ÇİĞDEM DENGİZ: Elbette isterim. Hatta bunu bizzat ben yaygınlaştırmak isterim. Kendi ilçemdeki dezavantajlı okullardan başlayarak bunu yaymak isterim. Bunu gönüllü yapıyorum. Sadece kendi sınıfıma değil, tüm sınıflara kağıtlar bırakıyorum, velilere gönderilmesini istiyorum, velileri davet ediyorum. Altı ya da yedinci hafta bir veli geldi. Konuşma sonunda, çalışmayı nasıl buldunuz dedim. Hocam daha yeni haberim oldu. Bilseydim önceden gelirdim dedi. Bıraktığım davet kağıdını öğretmen ya da öğrenci vermemiş ona. Çocuk bir kere unutur, iki kere unutur ama üç kere unutmaz. Veliler de çocuğun çantasına bakar, mutlaka görür diye düşünüyorum. Bunlar beni üzüyor.

-Baba Destek Projesi ile Anne Bir Nefes Alır mısın? Projesinin anne babalar ve çocuklar açısından sonuçları ne oldu? Neler izliyorsunuz?

ÇİĞDEM DENGİZ: Baba Destek Projesi AÇEV tarafından verildi. O eğitimin bizim okulda verilmesi için çok çaba sarf ettim. İnsanlar ilk başta mesafeli yaklaştılar. Çünkü eğitim akşamdı. Kendi velilerimi tek tek arayıp çalışmayı anlattım. Onları eğitime katılmaları için ikna etmeye çalıştım.

-Baba Destek Projesi neyi amaçlıyor?

ÇİĞDEM DENGİZ: 13 hafta boyunca çocukların eğitimi, babanın evdeki davranışları, babanın anneye olan tavırları, doğrular, yanlışlar… Bizim veliye anlattığımız şeyleri uzmanlar anlattı. Gönüllü olarak gelip anlattılar. Üç dört velim 13 hafta devam etti. Kendi öğrencimde değişimi gördüm. Bir öğrencimin babası eğitimi tamamladı. O öğrencimin abisini de okutmuştum. Sıkıntılı bir öğrenciydi.  Baba bana teşekkür etti. Hocam çocuklarımı nasıl eğiteceğimi bilmiyormuşum dedi. Bunu babanın kendisinden duymak çok önemliydi.

-Çocuk da değişim oldu mu?

ÇİĞDEM DENGİZ: Evet, çocukta da değişim oldu. Anne de bir kıpırdandı. Baba il dışında çalışıyordu ve o programa katılmak için çalışma programını değiştiriyordu.

-Kaç babaya ulaştınız?

ÇİĞDEM DENGİZ: İlk başta 200 baba katılmıştı. Zamanla azaldı. 50’ye kadar düştü. 2 sınıfa bölündü. Tamamlayanlar 15’e kadar düştü.

-Anne Bir Nefes Al projesine katılanların dönüşleri nasıldı?

ÇİĞDEM DENGİZ: Ailelerimizde maalesef şiddet var. Şiddet uygulayan bir anne, birkaç hafta sonra kızlarına şiddet uyguladığını itiraf etti. Biz de şiddetle büyüdük, şimdi de biz de uyguluyoruz ve yanlış yapıyoruz demeye başladılar. Yıl sonuna kadar onların değişeceğine inanıyorum. Hayata dair, sevgiye dair o kadar sohbet ettik ki… Ne olursa olsun evdeki sorunlarla boğuşmayın, sorunlara odaklanmayın diyoruz. Biraz daha sakinleşen velilerimiz oldu, bunu görüyorum.

-Bu anneler genç anneler mi? Eğitim düzeyleri nedir?

ÇİĞDEM DENGİZ: Genç anneler. Okuryazar olmayanlar da var, okulu bırakanlar da var. 25 ila 33 yaş arası. Bir velim 27 yaşında beşinci çocuğuna hamile.

-Annelerdeki değişimi çocuklar görebiliyor mu?

ÇİĞDEM DENGİZ: Ben onların anlatmalarını istiyorum aslında. Çocuklar bugün anneleriniz gelecek, akşama anlattırın diyorum. Velilere de bugün ki ödeviniz diyorum, benim hikayelerimi çocuklara anlatmanız diyorum. Çocuklar hocam annem çok heyecanlanmış, çok mutlu olmuş diyorlar. Anneler çok heyecanlı gidiyor eve. Kadınlara, en azından bir nefes aldınız diyorum. Siz de akşam yemekten sonra eşinizle oturun, çay için, sohbet edin, bunları anlatın diyorum. Babaları sürece katmak için, öğrencilerime, babanızla bir etkinlik yapın diyorum. Babalar genelde çocuklarına karşı ilgisiz. Çalışmaya katılan velilerimizden biri, eve gittiğinde ‘Ben nasıl babayım’ diye kendini sorguluyormuş. Ve çocuğu için neler yapabileceğini düşünmeye başlıyor. Derdim sadece müfredat değil. Derdim günü kurtarmak değil, hayatı kurtarmak. Öğrencilerimde bir iz bırakmak istiyorum.

-Bu idealler ne zaman doğdu içinizde?

ÇİĞDEM DENGİZ: Bizim öğretmenlerimiz bizler gibi değildi. Ben ilkokul 2. Sınıftayken Türkan Şoray’ın bir filmini izlemiştim. Öğrencileriyle birlikte flüt çalıyordu. O gün, ‘ben sınıf öğretmeni olacağım ve çok iyi bir sınıf öğretmeni olacağım’ dedim.  Kendi öğretmenlerimizi gördükçe öğretmen olacağım diye kendi kendime söz verdim. Anadilim Arapça. Okuldaki Suriyeli velilerle irtibatı ben sağlıyorum. Suriyeli velilerin telefonlarını da kaydediyorum, onlara telefonumu veriyorum. Bir şey olursa arayın diyorum. Bir gün bir Suriyeli velim aradı, ‘hocam dolmuşa bindim, nerede ineceğimi bilmiyorum, anlatamıyorum’ dedi. Telefonu şoföre verdi. Ben de anlattım. Bazen arkadaşlarım ‘sıkılmıyor musun’ diyor. Hayır, sıkılmıyorum. Telefonda dolmuş şoförüne ‘O hanımefendiyi Forum durağında indirin’ diyorum. Bir şey yapmıyorum ki. Yardım ediyorum.

-Bir anlamda rehberlik yapıyorsunuz yani?

ÇİĞDEM DENGİZ: Bir anlamda, evet. Çalışmalara başladıktan sonra velilerimizin rahatladığını görüyorum. Çok samimi olduğum velilerim oldu. Sanmayın ki hayatımda sıkıntılar yok. Benim de sıkıntılarım var. Sabah evden çıkarken telefonumu, cüzdanımı unuttuğum oluyor. Neden? Sıkıntılardan. Ama ben okula geldiğim zaman o sıkıntıları unutmak zorundayım. 27 öğrencim var. 27 velim var. Birkaç ay önce, 40 yaşında bir arkadaşım öldü. 2 çocuk babasıydı. O hafta Anne Bir Nefes Al projesinde onu anlattım. Hep sıkıntılara odaklanmamaları gerektiğini anlattım.

-Hikayelerden söz edelim biraz. Neler anlatıyorsunuz?

ÇİĞDEM DENGİZ: Zorluklar içinde kazanılan başarı hikayeleri, özgüven hikayeleri… Amerika Başkanı Lincon’un defalarca seçim kaybetmesinden Aşık Veysel’in çocuk yaşta kör olmasına kadar çeşitli hikayeleri anlatıyor, yorumluyorum. Bir de hikayeyi bitirmeden önce annelere ‘sizce ne olmuştur’ diye soruyorum, onların tamamlamasını istiyorum. Küçük bir motosikletim var okula onunla gidip geliyorum…

-Evet, motosiklet tutkunuz da ilginç.

ÇİĞDEM DENGİZ: Motosikletimi de anlatıyorum etkinlikte. Diyorum ki 18 yıl önce Urfa’ya ilk gittiğimde, motosiklet sürmeyi bilmediğim halde motosiklet aldım. Üç beş kere düştüm kalktım ama öğrendim. Urfa’dakiler bana ne diyordu? Gülüyorlardı. Sonra dedim köylü ne yaptı biliyor musunuz? İki üç ay sonra bana, hocam bizim de benzinliğimiz var, neden bizden benzin almıyorsun dediler. Yani alıştırdım onları bir kadın öğretmenin motosiklet kullanmasına.

-Öğrencileriniz de memnun mu sizin eğitim anlayışınızdan?

ÇİĞDEM DENGİZ: Ders saatlerini en iyi şekilde geçirmeye gayret ediyorum. Dikiş bile dikiyoruz. Tiyatro oynuyoruz, şiir ve müzik dinletileri yapıyoruz. Şehir dışı gezileri yapıyoruz. Urfa’ya, Hatay’a, Göreme’ye geziye gittik. Parası olmaya öğrencilerin yol parasını 1 liraya tiyatro oyunu oynayarak temin ettik.